Mesajı Okuyun
Old 27-11-2008, 15:02   #19
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/13-1612
K. 2000/1704
T. 15.11.2000
• GAYRİMENKUL SATIMI ( Harici sözleşmenin bedeli iade şartları)
• GAYRIMENKULÜN SATIŞ BEDELİ ( Harici sözleşmenin iade şartları)
• CEZAİ ŞART ( Geçersiz sözleşmede)
• ALACAK DAVASI ( Taraflar Arasında Yapılan Sözleşmenin Haksız Feshi İddiasıyla Alacağın Tahsili İstemi )
• NAKİL SÖZLEŞMESİ ( Gayrimenkulun Mülkiyetinin Nakline İlişkin Sözleşmenin Resmi Şekilde Yapılmasının Gerekmesi )
• TARAFLARIN SÖZLEŞMEDE YÜKÜMLÜLÜKLERİ ( Yapılan Sözleşmenin Resmi Şekilde Yapılmaması Sebebiyle Tarafların Aldıklarını İade ile Yükümlü Olmaları )
• HARİCİ SÖZLEŞME ( Gayrimenkulun Mülkiyetinin Nakline İlişkin Sözleşmenin Resmi Şekilde Yapılmasının Gerekmesi )
• İFADAN VAZGEÇME ( Harici Satış Nedeniyle Verilen Paranın İadesi Sözleşmece Hükme Bağlanması )
• TAŞINMAZIN FERAĞI ( Gayrimenkulun Mülkiyetinin Nakline İlişkin Sözleşmenin ve Ferağın Resmi Şekilde Yapılmasının Gerekmesi )
• TAŞINMAZIN SATIMINDA ŞEKİL ŞARTI ( Satımın İsbatını Kolaylaştırmak ve Taraflar Arasında Hukuki Güvenliğin Sağlanması )
743/m.634,2
818/m.213,11
ÖZET : Taraflar arasında yapılan harici satış sözleşmesi mülkiyetin nakli bakımından geçersiz ise de; bu geçersizlik, tarafların haksız iktisap kuralları altında aldıklarını iade etmelerine ilişkin yükümlülüklerinden biri olan, satış parasının iadesine yönelik faiz şartını etkilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.6.1999 gün ve 385-127 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 29.11.1999 gün ve 7957 - 8892 sayılı ilamı;

( ... Davacı, davalı arsa sahibinden harici sözleşme ile daire satın aldığını, davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini öne sürerek, sözleşmenin 9. maddesi gereğince ödediği bedel ile, sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zarar toplamı olan 5.000.000.000.- liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, harici sözleşme hükümlerine göre satış bedelinin iade edilmeyeceğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının sözleşmeye aykırı davrandığı, ayrıca bu sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle davalıya ödenen 1.096.000.000.- liranın tahsiline karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davalı arsa sahibiyle davacı arasında yapılan 7.9.1992 günlü sözleşme haricen düzenlenmiştir. BK.nun 213. MK.nun 634. maddeleri gereğince, gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça sonuç doğurmaz. Bu nedenle taraflar arasında yapılan harici sözleşme mülkiyetin nakli bakımından geçersiz olup, taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdürler. Ancak harici satış nedeniyle verilen paranın iadesi bu sözleşmede hükme bağlandığından, paranın iadesi yönünden bu sözleşmenin uygulanması gerekir. Sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin ifasından vazgeçildiği takdirde alınan paranın aylık %8 faiziyle iade edileceği kararlaştırılmıştır. O halde ödeme tarihleri itibariyle aylık %8 faiziyle iade edileceği kararlaştırılmıştır. O halde ödeme tarihleri itibariyle aylık %8 faiziyle dava tarihine kadar olan davacı alacağı belirlenmeli ve o miktara hükmedilmelidir.

Mahkemece bu yön gözetilmeksizin, yazılı şekilde sadece davacının ödediği bedelin tahsiline karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Taraflar arasında düzenlenen hukuken geçersiz sözleşmenin 9 ncu maddesinde "sözleşmenin ifasından vazgeçildiği takdirde alınan paranın aylık %8 faiziyle iade edileceğine" şeklindeki kararlaştırma, taşınmazın tapuda ferağının verilmesi olan asıl ifa ediminden tamamen ayrı salt, geçersiz sözleşme nedeni yanların haksız iktisap kuralları altında aldıklarını iade etmelerine ilişkin yükümlüklerinden biri olan satış parasının iadesine yönelik müstakil bir koşul olduğu, o nedenle asli edimdeki geçersizliğin sözleşmenin bu bölümünü hukuken etkileyerek geçersiz kılmayacağı açıktır.

O nedenle Özel Dairenin bozma kararındaki yasal nedenler ile az yukarda belirtilen gerekçeler altında sözleşmenin yorumunda hataya düşülerek direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA), oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI :

Davada istek, harici satış sözleşmesinin feshi nedeniyle satış bedeline mahsuben ödenen paranın geri alınması ve sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararın tahsiline ilişkindir.

Mahkemece, davacının geçersiz bulunan sözleşmeye aykırı davrandığı, ancak verdiği geri isteyebileceği gerekçesiyle davalıya ödenen 1.096.000.000.- TL. nin davalıdan alınmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire, "Davalı arsa sahibi ile davacı arasında yapılan 7.9.1992 günlü sözleşme haricen düzenlenmiştir. Borçlar Kanununun 213, Medeni Kanunun 634. maddeleri gereğince, gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça sonuç doğurmaz. Bu nedenle taraflar arasında yapılan harici sözleşme mülkiyetin nakli bakımından geçersiz olup, taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdürler. Ancak, harici satış nedeniyle verilen paranın iadesi bu sözleşmede hükme bağlandığından paranın iadesi yönünden bu sözleşmenin uygulanması gerekir.sözleşmenin 9. maddesindeki sözleşmenin ifasından vazgeçildiği takdirde alınan paranın aylık %8 faiziyle iade edileceği kararlaştırılmıştır. O halde ödeme tarihleri itibariyle aylık %8 faiziyle dava tarihine kadar olan davacı alacağı belirlenmeli ve o miktara hükmedilmelidir..." gerekçesiyle bozulmuştur.

Taraflarca düzenlenen ve uyuşmazlığın dayanağı olan taşınmaz satışına ilişkin 7.9.1992 günlü sözleşmenin yasa'nın öngördüğü biçim koşuluna ( Borçlar Kanunun 11/2; Medeni Kanunun 634; Borçlar Kanunun 213) uygun yapılmadığı tartışma konusu değildir. Bilindiği gibi yasanın şekil, ehliyet ve içerik bakımından aradığı koşulları içermeyen hukuki işlem mutlak olarak geçersizdir; dolayısıyle de hiçbir hukuki sonuç doğurmayan böyle bir işlem, hüküm ifade etmez. Mutlak geçersizlik söz konusu olduğundan, anılan nitelikteki sözleşmeyle kararlaştırılan, geçersiz sözleşmeyi ayakta tutmaya yarayan veya bozulmayı müeyyidelendiren yan hükümlerinde geçersiz olduğunu kabul etmek gerekir. Aksine düşünce ve yorum tarzının çelişkili sonuçlar doğuracağı kuşkusuzdur. Nitekim Yüksek Dairenin bozma ilamında olduğu gibi, bir yandan harici sözleşmenin geçersizliğinden söz ederken, öte yandan geçersiz sözleşmenin bir hükmü dayanak yapılmak suretiyle taraflar arasındaki çekişmeye çözüm aramanın, inandırıcı olmaktan uzak, kendisi içerisinde çelişen bir düşünce tarzı olacağı inancındayım.

Diğer taraftan tartışma konusu sözleşme bakımından, Borçlar Kanununun 20/2. maddesinin de olayda uygulama yeri bulunmadığı muhakkaktır. Anılan yasa hükmünde; sözleşmede bulunan şartlardan, akdin vazgeçilmez unsurlarına ilişkin bulunmayanların batıl olması halinde geçersizliğin onlara ilişkin bulunacağı, ancak, onlar olmaksızın akdin yapılmayacağı kabul edildiği takdirde akdin tamamının geçersiz sayılacağı dile getirilmiştir. Tartışılan olayda akdin temeli geçersiz kabul edildiğine göre, diğer hükümlerinin ayakta kaldığını söyleyebilmek olanaksızdır.

Öte yandan, Yüksek Dairece, taraflar arasındaki çekişmeye uygulanması öngörülen 7.9.1992 günlü sözleşmenin 9. maddesinin tarafları akdi ayakta tutmaya zorlayan ceza-i şart ( dönme cezası) niteliğinde bulunduğu da açıktır. Hukuk Genel Kurulunun 10.11.1993 gün ve 1993/13-125-711 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere; yasanın öngördüğü biçim kuralına ( MK.634; BK.213) aykırı olup mutlak geçersiz sözleşmeyle kabul edilen ceza-i şart da geçersizdir.

Bilindiği üzere, taşınmaz satımlarında biçim koşulu, isbatı kolaylaştırmak ve tasarruflar arasındaki hukuki güvenliği sağlamak amacıyla öngörülmüştür. Böyle bir düzenlemede tabii ki kamu yararı da söz konusudur. Somut olayda MK.nun 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağından hareketle geçersiz sözleşmedeki bir hükmü ( ceza-i şart anlamındaki) geçerli kabul etmek, yasanın düzenleme amacını da ( biçim koşulunun dayandığı amaca) kuşkusuz ortadan kaldıracaktır.

Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Orhan Uzgören
1.H.D.Üyesi

KARŞI OY YAZISI :

Tapulu taşınmazın haricen satımına ilişkin taraflar arasındaki sözleşme B.K.11 ve 213 ncü maddesi hükümlerine göre geçersizdir. Bu nedenle alıcı sözleşmede kararlaştırılan aylık %8 faizi ödediği bedel ile birlikte talep edemez. Ancak alıcıya taşınmaz teslim edilmediğine göre ödediği bedellere ödeme tarihinden itibaren yasal faiz talep edebilir. Hükmün açıklanan nedenle bozulması görüşünde olduğumdan yüce kurulun bozma nedenine katılamıyorum.

Gültekin Nazlıoğlu
19.H.D.Üyesi