Mesajı Okuyun
Old 26-05-2006, 18:19   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

CHP'li Erbatur, hazırladığı değişiklik önerisini KAzete'ye açıkladı

Belediyelerin sığınmaevi açmaktan kaçışı önlenecek

Belli bir tarihe kadar sığınmaevi açmayan belediyelere yaptırım getiren yasa değişikliği önergesi CHP grubunda imzaya açılıyor

Röportaj: Yasemin KÜLTÜR/ANKARA

Türkİye'de de Avrupa ölçütlerinde kadın sığınma evleri açılması ve bağımsız olarak işletilmelerinin sağlanması yönünde kadın örgütlerinin ısrarlı talepleri karşısında geçen yıl eski AKP'li şimdiki ANAP'lı İzmir Milletvekili Serpil Yılmaz ve arkadaşlarının hazırladığı yasa önergesinin geçtiğimiz yıl Meclis'te kabul edilmesiyle yasalaşan Yeni Belediye Kanunu'nda yer alan bir madde ile şiddete uğrayan kadınlara hizmet vermek üzere nüfusu 50.000'i geçen yerleşim birimlerinde belediyelere 'kadınlar ve çocuklar için koruma evi açmak yükümlülüğü getirilmişti. Ancak yasa çıkalı bir yılı aşkın süre geçmesine karşın Yerel Yönetimler, gerçek anlamda sığınmaevi açmamakta adeta ayak diretiyorlar. Bazı birkaç belediyenin 'kerhen' açtığı sığınmaevleri, şiddet gören kadına psikolojik hizmet verecek, onu yeniden yaşama döndürecek, üretime katacak işleve sahip olması gerekirken, kadınlara zamanlarını boşa geçirebilecekleri mekanlar olmanın ötesine geçemiyor.
Belediyelerin yasanın öngördüğü biçimde sığınmaevleri açma konusunun hukuki boyutunu, CHP'nde kadın sorunlarına son derece duyarlı olan Adana Milletvekili ve Meclis Aile içi şiddet, töre, namus cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkan Yardımcısı Gaye Erbatur ile konuştuk:
Sayın Erbatur, sizin sığınmaevleri ile ilgili gelişmeleri yakından takip ettiğinizi biliyoruz. Sizce Belediyelerin sığınma evleri açabilmesi için bu yasa yeterli mi' Nasıl olması gerekiyor' Kanun yasal bir zorunluluk getiriyor mu' Bu konu ile ilgili yapılması gereken düzenlemeler nelerdir?
Yeni Belediye Yasası TBMM'den çıkarken verilen bir önerge ile nüfusu 50 binin üstünde olan yerel yönetimlerin sığınma evi açabileceği eklendi.Yalnız buraya eklenen maddede; 'sığınma evi açar' şeklinde bir ibare var, ancak bu ibare bir zorunluluk göstermiyor. Zorunluluk göstermediği için yani onları zorunlu kılmadığı için de belediyeler sığınma evlerini açmıyorlar. Belli bir tarih yok, belli bir zaman dilimi yok. Bir yaptırım yok. Dolayısıyla açar ya da açmaz buna karar verecek olan belediye başkanları, yerel yöneticilerdir. Ben bu konuda ciddi bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Bu kanunda bir değişiklik yapılarak bunun zorunlu hale getirilmesi gerekir, bunun için bir hazırlığımız var. Böyle bir değişiklik önerisi kabul edilirse ancak o zaman zorun'u olabilir.
Şu an Türkiye'de kaç tane sığınmaevi var?
14 tanesi SHÇEK'e ait olmak üzere STK ve Yerel Yönetimlere bağlı toplam 27 tane sığınma evi var. Bazı yerel yöneticiler sığınma evi açmayı görev biliyor ve sığınma evi açıyorlar ama bu süreç çok yavaş ilerliyor. Sayı yeterli değil. AB standartlarına göre her 7 bin 500 kadına bir sığınma evi gerekiyor. Yapılan hesaplamalara göre, Avrupa Birliği normlarına ulaşmak için en az 3 bin sığınma evine ihtiyacımız olduğu söyleniyor. Bu anlamda tabi 27 sayısı çok az. Tabi bundan 3-4 yıl önce sayı 9-10 civarındaydı o günden bugüne bir artış var ama yine de sorunu çözmüş değiliz. Örneğin Şanlıurfa töre ve namus cinayetlerinin en çok işlendiği illerden bir tanesi. Orada bile bir sığınma evi yok. Halbuki olması gerekir diye düşünüyorum. O nedenle bu konuya biraz daha dikkat çekmek ve hassasiyetlerimizi kadınlar olarak dile getirmemiz gerekiyor. Çünkü ben 'kadına yönelik şiddeti önlemenin temel birimi kadın sığınma evleridir' diye düşünüyorum. Şiddete uğrayan kadının gidecek bir yeri yoksa ne yapacak' O şiddeti görmeye devam edecek. O yüzden kadınlar için sığınma evleri onların korunacağı, rehabilite olacağı, kendini koruma altına alacağı bir mekandır. Hele ortada bir de namus cinayeti meselesi söz konusu ise bu durum daha önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu konumdaki kadının bir süre saklanması gerekebilir. Bu nedenle sığınma evlerinin açılabilmesinin önemi ortadadır.
1998'den beri yürürlükte olan Aileyi Koruma Yasası da hala tam uygulanamıyor. Herhalde yasanın ruhunda boşluklar var. Ben bir hukukçu değilim ama, sanıyorum yasayı daha açık hala getirmek gerekiyor..
Haklısınız. Daha önce 4320 sayılı kanunda bir değişiklik önerisi vermiştim. Kanunda aile içi şiddetin sadece fiziksel şiddet olarak değil, şiddetin tüm çeşitleriyle tanınmasını istedim. Ayrıca aile bireylerinin yani eşlerin birbirlerine uyguladığı şiddet değil, aile bireylerinin uyguladığı şiddetin cezalandırılmasını istiyorum ve cezanın para cezasına çevrilememesini, yani hapis cezası olarak sürmesini istiyorum. Önümüzdeki günlerde bu kanunun doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili bir girişimim olacak. Bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Tekrar sığınma evlerine dönecek olursak, sadece yasaya 'zorunluluk' hükmünün getirilmesi ya da açmayan belediyelere müeyyideler uygulanması gibi hükümler getirilirse bu sorun çözümlenmiş olur mu?
Sığınma evleriyle ilgili olarak bütün parlamenterlere görev düştüğünü düşünüyorum. Ben parlamenter olmadan önce Adana'da sığınma evi açılmasıyla ilgili başlattığımız bir çalışma vardı. Bu konuyla ilgili bir dernek kurmuştuk. Büyükşehir Belediyesi'yle görüşmelerimiz oldu. Konuyla ilgili projeler daha önceden çizilmişti. Milletvekili olur olmaz da belediye başkanı ile görüşerek bir sığınma evinin açılması gerekliliğini tekrar anlattık ve takibinde Adana'da Belediye Başkanlığı 15 yataklı bir sığınma evi açarak Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne devretti. Aynı şekilde Cumhuriyet Halk Partisinin Mersin'deki Belediyeleri-Belediye Başkanları ile yaptığım görüşmeler sonrasında Akdeniz Belediye Başkanımız da bir sığınma evi açarak Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne devretti. Aynı görüşmeleri Bakırköy Belediyesi ile de yaptık. Onlar da böyle bir çalışma içerisindeler. Bakırköy'deki Yerel Gündem 21 çerçevesinde oluşan Kadın Meclisi Yönetim Kurulu üyeleri ile yaptığım çalışmada sığınma evi ve kadın danışma merkezlerinin belediyelerce açılmasının gerekliliğini anlattım. Onlarda buna çok yürekten inanıyorlar. Ve şimdi bunun fizibilite çalışmasını yapıyorlar.
Dolayısıyla her bir milletvekili kendi yöresindeki belediye başkanları ile görüşerek konunun önemini anlatırsa belediye başkanlarının konuyu gündeme alacaklarını düşünüyorum. Şimdi bu değişiklik teklifini içeren bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Gurubumuzda görüşüldükten sonra meclise sunulacak.
Bu zaman alacak bir süreç ama böyle bir çalışmamız var.

http://www.kazete.com.tr/index.php?s...bolum=haberler