Mesajı Okuyun
Old 11-07-2006, 21:21   #5
obaykan

 
Varsayılan 2.baskısı geldi:)

Vatandaş, bir avukatın yazıhanesine gelir. Duvarda büyük harflerle şu ikaz yer almaktadır. "DANIŞMADAN ÜCRET ALINMAZ." Vatandaş, buna güvenerek sorununu avukata açar, avukat da gerekli malumatı vatandaşa verir. Ona çay ısmarlar, tüm bu teşrifattan çok memnun olan vatandaş, avukata teşekkür ederek kapıya yönelir. Tam çıkmak üzereyken avukatın ikazıyla yerinde durakalır. "Danışma ücretini vermediniz", vatandaş şaşırmıştır. "Aman avukat bey, şuradaki yazıda Danışmadan ücret alınmadığı yazmıyor mu?". Avukat,"EE tamam yazıyor, danışmadan ücret almıyoruz. Ama, danışınca ücret alıyoruz. Sen de danıştın, ücreti öde bakalım. Danışmasaydın böyle bir şey talep etmeyecektim"



Avukat, cezaevinde sanıkla görüşmektedir. Sanık: "-Aman abi, ne olursun beni kurtar, beni savun". Avukat, "-Seni savunacağım ama, bana ödeyecek paran var mı?". Sanık, "-Ne demek abi, iki milyarlık çeki hemen yazayım, daha sonra da bi beş milyarlık çek daha keseyim, sen onu merak etme." Avukat, "-E o zaman davanı alabilirim, söyle bakalım, seni neyle suçluyorlar?" Sanık, "-Karşılıksız çek kesmek...


25 kişinin katili, idamla yargılanıyordu. Cezaevindekilerin ısrarı üzerine kendine bir Avukat tuttu. Avukat, sanığa
- "Bak şimdi, ben sana ne tembih edersem, mahkemede onu söyleyeceksin, hakim sana ne sorarsa ona lolo şeklinde cevap vereceksin" diye tembih etti. Nihayet duruşma başladı, hakim sordu:
-"Adın soyadın?", sanık:
- "lolo"
--"babanın adı?"
-"lolo"
-"kaç doğumlusun?"
-"lolo"
-"evli misin, bekar mısın?"
-"lolo"
-"sabıkan var mı?"
-"lolo"
Bu konuşmalar üzerine Avukat, hemen mahkemeden söz isteyerek araya girdi:
-"Efendim, gördüğünüz gibi müvekkilimin aklı başında değil, ne yaptığını bilmiyor, kendisinin bu yönden tetkikini talep ediyorum" dedi. Sanık, adli tıp'a sevkedildi ve TCK.46.maddesi gereği rapor alarak beraat etti. Ve avukatın yazıhanesine geldi, "Ee Avukat bey, çok uğraştın, yaman adammışsın, beni ipten kurtardın, sana teşekkür etmeye geldim" dedi. Avukat da "geçmiş olsun kardeşim, artık benim vekalet ücretimi ödermisin?" Sanığın avukata cevabı:
- "lolo", Avukat:
-"Yahu herkese lolo, bize de mi lolo", Sanık:
-"lolo, lolo sana da lolo"



"İpsala Adliyesi'nin dar bir Hakim odasında çok taraflı bir dava görülüyordu. Odanın içi davacı, davalı, tanıklar ve Avukatlarla hınca hınç doluydu. Hakim, davacıdan delillerini sordu. O da, tanık beyanlarına, keşfe ve tapu kayıtlarına dayandığını ifade etti. Bu arada söz sırası davalıya gelmişti. Hakim, davalıya "sen neye dayanıyorsun" diye sordu, davalı da odanın en dip kenarından hakime cevap verdi "ben kapıya dayanıyorum efendim".




K.Çekmece 3. As.Huk. Mahkemesindeki duruşmamı beklerken, hakim başka bir davaya geçti. Dava BOŞANMA davasıydı. Davacı vekili hakime dönerek "-efendim şimdi dinleteceğimiz tanık, TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARIDIR" açıklamasını yaptı, hakim "tamam anladım" dedi. Tanık çağrıldı, hakim sordu :" TARAFLARI TANIR MISIN? AKRABALIK VAR MI?"



Mahkemede görülen boşanma davasında davacının Avukatı karşı tarafın getirdiği yalancı şahitlerin beyanlarından bıkmıştır. Davacı aile dostu olduğundan dolayı, olayların iç yüzünü bilmektedir ve yalancı şahitlerin beyanlarından dolayı çok kızmıştır. Zira bu beyanlardan dolayı davayı kaybetmek üzeredir. Hakimden söz alır ve "Hakim Bey, keşke tarafları ve tanıkları bir yalan makinasına bağlama imkanı olsa , o zaman bütün hakikat çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır" der. Hakim bey gereği düşünüldü der ve ekler: Davacı vekilinin yalan makinasına bağlanma talebinin reddine.."





Yer Alanya İcra Ceza Mahkemesi. Karar aynıyla şöyle; "sanığın mal beyanında bulunmadığı, borcunu ödemeği taahhüt etmesine rağmen yerine getirmediği anlaşıldığından İİK.m.337/1 uyarınca mal beyanında bulunmayan sanığın 10 gün, yine ödeme taahhüdünü ihlal eden sanığın bu İİK.m.340 uyarınca 1 ay olmak üzere ÇOCUK DOĞRUNCAYA KADAR hafif hapis cezası ile tecziyesine...". İşin ters yanı zavallı sanık erkek! Ancak, işin arka planı şöyle! Katip bayan o zamanlarda hamile idi. Doğuma bir hafta falan vardı ki adli tatil öncesi iş yoğunluğu nedeni ile izin de kullanamamıştı. Kadıncağızın ayakları, yüzü... hasılı her tarafı şişmişti ve çalışmak zorunda idi. O günlerde bu durumdan dolayı çok acı çekiyordu. Aklı hep doğacak çocuğunda olduğundan aklından geçenlerde karar metnine girmiş. Bana düşende bu kararı öğrenir öğrenmez düşürmek oldu."






Kars Adliyesi'nde Ağır Ceza'nın Azeri kökenli reisi davanın sonunda kararı okur: "Oy balam, sana beş yıl ağır hapis cezası verdik." Sanık şaşkınlıkla sorar; "Ee, balam şimdi ben ne yapacam?" Reis yine Azeri lehçesiyle sanığa cevap verir: "Şimdi temyiz eylersin" Başkanın ne demek istediğini tam olarak anlayamayan sanık, Azeri şivesiyle cevap verir: "Ben ne temizleyecem? Nasıl pislettiysen öyle temizle."


Japonyadaki bütün avukatların sayısı ABD’nin başkenti Washington’daki avukatların sayısının yarısı kadardır. Japonya Barolar Birliği Genel Sekreteri Koji Yanase ABD’de verdiği konferansta bu gerçeği açıklayınca Amerikalılar çok şaşırmış. Sebebi sorulduğunda Koji Yanase şu bilgiyi vermiş:
"Bir Amerikalı örneğin bir atış poligonunda hedef tahtasının arkasında dururken vurulsa derhal mahkemeye gidip dava açar. Oysa bir Japon aynı şekilde vurulsa hata bendeydi, orda durmamalıydım diye düşünür ve mahkemeye gitmeyi aklına bile getirmez. Avukat sayısındaki fark işte bu anlayıştan kaynaklanır.”


"Üsküdar'da bir hırsızlık olur. Polis kadına sorar: "Şüphelendiğiniz biri var mı?" Kadın, "Apartmanda komşularım var ama, bilmiyorum. Dairemin kapısı zorlanmış ve girilmiş" der. Polis alt kata iner ve yukarıdaki daireyle ilgili sorular sorar. Adam, "Valla ben su parasını almak için kapıyı çaldım" yanıtını verir. 'Çaldım' lafını duyan polis, adamı alır götürür. İfadesindeki 'çaldım' kelimesinin altını çizer, evrakları savcılığa gönderir. Altı çizili kelimeleri okuyan savcı sorar: "Polisteki ifaden doğru mu?" "Evet Savcı Bey" cevabını veren adam, yaptığı hırsızlığı itiraf ettiği gerekçesiyle tutuklanır ve cezaevine gönderilir. Üsküdar Adliyesi'nde, avukat tutukluluğa itiraz edince, mahkeme başkanı, "Zaten bütün avukatlar da müvekkillerinin suçsuz olduğuna inanır" der. Avukat ısrarla "Dosyayı okur musunuz?" der. Başkan şöyle bir göz gezdirir. "Eee okudum." Avukat tekrar uyarır, "Bir kez daha okuyun başkanım" Başkan dosyayı bir kez daha okur.. Zile basar.. Kâtibi çağırır... "Çabuk sanığı serbest bırakın!"