Mesajı Okuyun
Old 25-10-2017, 12:42   #63
ersintoker

 
Varsayılan Elmanın yarısı kaldı

Bu hikâyeyi sonraları hatırladım, dalları yere sarkmış ağacın elmalarını toplarken,,, gün yeni doğmuştu, yerlerde, ağacın yapraklarında ve elmaların üzerinde çiyin ıslaklığı vardı, bir tarafı kızarmış elmalardan birini ısırdım, ona uzattım, ince uzun parmaklı eline çok yakışmıştı, ısırdı ama geri vermedi, sabahın buğusu üzerine taze elma kokusu yayıldı,,, demek gidiyorsun dedi durup dururken, nerden çıkardın bunu diye sordum, ben anlarım dedi, gideceksin,,, daha önce değil o anda ben de düşünmeye başladım, içimdeki kıpırtısızlığı dalgalandırmak isteğim demek benden çıkmış ona da kendini hissettirmişti, belki de o beni benden daha iyi tanıyordu, daldın dedi,,,

o sırada bahçenin çıngıraklı kapısı açıldı sütçü kadın elinde bir şişe sütle ceviz ağacının altından eğilip geçti az sonra yanımızdaydı, bez torbasından ekmek çıkardı, mısır mı dedim, kuzineden yeni çıkardım dedi, bırakıp gitti, elmanın yarısı ısırık kaldı, bir örtü serip otların üzerine oturduk, ekmek sıcaktı, süt ılıktı,,, bilmiyorum dedim, peki dedi, sustuk kaldık, böyle sessizlik anlarında denize uzaktan bakan tepedeki rüzgâr türbinlerinin sesi ürkütücü geliyordu insana, sarıl bana dedi, sarıldım, iki nehrin suları birbirine karışmış gibi oldu, hayat yine de ikisinin arasında akıp gidiyordu, dudaklarını kulağıma dayayıp, gidebilirsin dedi.

Rüzgâr şiddetini artırdı, denizin dalgaları kabardı kıyıya taştı, deniz ambulansı yanardönerli ışığıyla karşıdaki adanın ucundan döndü,,, bak dedi, parmağının ucuyla gösterdiği ıslak kumsalda yalnız bir leylek usul usul bize doğru geliyordu, kanadının biri hafifçe sarkmıştı, biraz uzağımızda durup bize baktı, göç etmediler mi bunlar diye sordu, çoktan dedim,,, gitti elinde ince bir battaniye ile geldi, leyleğe doğru yürüdük, bizi bekliyordu, battaniyeye sarıp kucağıma aldım, eve getirdik, soba yanıyordu, ısındık hep birlikte, dışarıda hava yağmura dönmüştü, hayat yanıbaşımızdaydı.