Mesajı Okuyun
Old 05-11-2011, 12:48   #29
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Konyalı,
Olayı biraz daha çetrefilleştirelim isterseniz.
Olayı çetrefilleştirmekten yana değilim. Çok kolay bir umudum var:
İnsanlık artık kendini geliştirmeli ve haksızlık yapmaktan artık vazgeçmeli.

Binlerce yıldan sonra kendini hayvandan üstün gören ve hatta doğadan da üstün gören insanlığın bu üstünlüğünü göstermesinin zamanı geldi diye düşünüyorum. İnsanlık da o övündüğü düşünce gücünü artık göstermeli.

Konu bu kadar kolay ve anlaşılır olmasına karşın ifade edemediğim için üzülüyorum.
Alıntı:
'Adalet' ve 'Adalet Duygusu' arasındaki ilişki nedir?
Adalet duygusu insanın adaletsizlik karşısındaki duygusudur. Adaletsizlik olumsuz olduğundan insanların adaletsizlik karşısındaki duygusu da insana rahatsızlık verir. Eğer adaletsizlik olmazsa insanlar adalet duygusunun rahatsızlığından kurtulur. Umudum budur.
Alıntı:
Adalet'in gerçekten adalet olduğuna kim karar verir?
Her insan kendi adalet duygusunu taşır. Genellikle insanlar arasında adalet duygusu paralel olsa da bu paralellik her zaman oluşmaz. Örneğin, mahkeme kararlarındaki ayrışık oylar adalet duygusunun aynı eğitimi görmüş, aynı düzeydeki hukukçular arasında bile paralel olmadığını gösterir. İçtihatı birleştirme kararında bile ayrışık oy bulunması daha iyi bir örnektir.

Konuyu hafifletmek için eski bir olayı nakletmek istiyorum:
''Tarlaların arasında uzanan karayolunda bir kamyonla bir araba çarpışır. Kazada araba sürücüsü yüzde 100 kusurludur. Tarlalardaki köylüler olay yerine toplanır. Kamyoncu haklı olmanın verdiği kızgınlıkla küfürlerle birlikte araba sürücüsünü dövmeye başlar. Ama köylüler araya girer ve direnen kamyoncuyu döver.

Orada bulunan biri olayı izleyen yaşlı köylüye sorar:
- Kamyoncu haklıydı. Neden kamyoncuyu dövüyorlar?
Yaşlı köylü adalet duygusunu ortaya koyar:
-Hakkının tadını kaçırdı.
Alıntı:

Adalet duygusu olmasa adaletin gerçekleşmesi daha mı kolaylaşır?
'Adalet duygusu olmamalı' başlığından benim çıkardığım sonuç bu son şık oluyor.
Adaletsizlik olduğu sürece adalet duygusunun rahatsızlığı da olacaktır. Bu sorunun çözümü adalet duygusunu yok etmek değildir. Bu sorunun çözümü adaletsizliği yok etmektir. Bir başka deyişle, önce adaletsizlik yok olacak böylelikle adalet duygusuna ihtiyaç duyulmayacaktır. Tersini düşünmek ters olur. Benim de böyle bir iddiam yoktur.
Alıntı:
"eğer haksızlık olmazsa adalet duygusuna gerek kalmayacaktır."demişsiniz; doğru bir tespit bence. Bu tespite şunu da ekliyebiliriz hemen: 'Eğer adaletsizlik olmasa adalete gerek kalmıyacaktır'
Eğer adaletsizlik yoksa adalet var demektir. 'Eğer adaletsizlik olmasa adalete gerek kalmayacaktır' sözü ''adaletin hali hazırda, zaten var olması nedeniyle adalete gerek kalmayacağı'' nedeniyle doğrudur.
Alıntı:
Ama hem haksızlık, hem de adaletsizlik var. Çünkü haksızlık ve adaletsizlik eşyanın tabiatındadır. Ve sadece insanlarda değil hayvanlar aleminde de rastlanır haksızlığa ve adaletsizliğie. Aradaki tek fark biz insanların tabiattaki ve hayvanlar alemindeki bu durumu 'tabiat kanunu' olarak nitelendirmemiz ve bir değer yargılamasında bulunmamamızdır. İnsanlarda haksız ve adaletsiz olan tabiatta ve hayvanlar aleminde tabiat kanunudur.
İnsanı hayvandan ayıran sorumluluğudur. Hayvanlar tabiat kanununa tabidir. Hayvanlar tabiata tabi olur ama insanlık doğaya başkaldırmıştır. İnsanlık doğaya hükmetme iddiasındadır. İnsanlık doğanın genlerine bile müdahale ederek doğanın kalıtım kurallarını bile çiğnemektedir. Bu müdahale günlük yaşamımıza girmiştir. Bu yaz karpuzda duyduğumuz kabak kokusu karpuza aşılanmış kabak geni nedeniyledir.

Fen bilimleri ve teknolojide kendini doğanın kurallarıyla bağlı hissetmeyen insanlık hukukta da doğanın kurallarını terketmelidir. Fen biliminde kuştan hızlı, hatta sesten hızlı uçabilen insanlar, sosyal bilimlerde sürüngenler düzeyindedir. Özellikle uluslararası hukuk kuralları ''tabiat kanunu'' dediğimiz ilkellikten daha da ilkeldir.

Umudum, fen bilimlerindeki gelişmeyi ekonomi, sosyoloji, psikoloji ve hukuk gibi sosyal bilimlerde de görebilmektir. Bu bilimlerde gelişme sağlamanın çok kolay bir yolu bulunmakfadır: İnsanlar haksızlık yapmaktan vazgeçmelidir.
Alıntı:
Yazan Gemici

Alıntı:
Yazan ben
Herkes haksızlık yaptığının farkında ama psikolojideki savunma mekanizmaları sayesinde herkes kendi adalet duygusunu rahatlatıyor:

Katil “öldürdüm ama çalmadım” diye kendini üstün görüyor.
Hırsız “çaldım ama öldürmedim” diye kendi düzeyini koruyor.
Not: Yukarıdaki alıntıda verdiğiniz örnekler benim düşünceme göre 'adalet duygusu' örnekleri değildir, olsa olsa söz konusu kişinin kendisini ve başkalarını kandırmak için uydurdukları bahanelerdir. Çünkü duygu insanın içinden gelir. Bir katilin, bir hırsızın, bir 'baba'nın kendi değer ölçülerine göre bir 'adalet duygusu' oluşturmaları söz konusu olabilir. Ama bu duygunun çağdaş bir toplumun ve bu toplumun sosyalizasyonundan geçmiş kişilerin 'adalet duygusunu' bastırmaları düşünülemez. Gerçek adaletle ilgisi olmayan sapık ve hasta ruhlu kişilerin adalet duygularınından etkilenen veya adalet sisteminde bu kişilerin duygularına yer ayıran bir toplum ADİL bir toplum değildir.
Eleştirdiğiniz örnekler şu cümlenin altında yer almaktaydı:
''Herkes haksızlık yaptığının farkında ama psikolojideki savunma mekanizmaları sayesinde herkes kendi adalet duygusunu rahatlatıyor.'' Yazdıklarımda kişilerin düşüncelerinin toplumu etkileyeceği iddiası bulunmamaktadır.

Sorularınızla konuyu bir kez daha ve daha doğru ifade etme şansını verdiğiniz için teşekkür ederim.

Saygılarımla