Mesajı Okuyun
Old 05-11-2011, 00:14   #28
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Adalet bir duygu değildir. Adalet bir duygu olsaydı “adalet duygusu” diye bir isim tamlamasına da gerek olmazdı, sadece adalet demek yeterli olurdu.

Yukarıdaki mesajlarımda kullandığım anlamda adalet duygusu “haksızlığın (veya haksızlığın giderilmesinin) insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim” olarak tanımlanabilir.

Bu tanıma uygun olarak "eğer haksızlık olmazsa adalet duygusuna gerek kalmayacaktır." umudundayım. Adalet duygusunun varlığı haksızlığın varlığını kanıtlar. Umudum haksızlığın olmamasıdır.
Saygılarımla
Sayın Konyalı,
Olayı biraz daha çetrefilleştirelim isterseniz.
'Adalet' ve 'Adalet Duygusu' arasındaki ilişki nedir?
Adalet'in gerçekten adalet olduğuna kim karar verir?
Adalet duygusu olmasa adaletin gerçekleşmesi daha mı kolaylaşır?
'Adalet duygusu olamalı' başlığından benim çıkardığım sonuç bu son şık oluyor.
"eğer haksızlık olmazsa adalet duygusuna gerek kalmayacaktır."demişsiniz; doğru bir tepit bence. Bu tespite şunu da ekliyebiliriz hemen: 'Eğer adaletsizlik olmasa adalete gerek kalmıyacaktır' Ama hem haksızlık, hem de adaletsizlik var. Çünkü haksızlık ve adaletsizlik eşyanın tabiatındadır. Ve sadece insanlarda değil hayvanlar aleminde de rastlanır haksızlığa ve adaletsizliğie. Aradaki tek fark biz insanların tabiattaki ve hayvanlar alemindeki bu durumu 'tabiat kanunu' olarak nitelendirmemiz ve bir değer yargılamasında bulunmamamızdır. İnsanlarda haksız ve adaletsiz olan tabiatta ve hayvanlar aleminde tabiat kanunudur.

Haksızlığın haksızlık olduğuna ve adaletsizliğin adaletsizlik olduğuna inananlar ve karar verenler insanlardır. Bunun böyle olmasını insanlar düşünme ve konuşma yeteneklerine, etik değerlerine, sosyalizasyonlarına ve tarihsel gelişimlerine borçludurlar. 'Adalet' kavramının gelişmesi ve insanlarda bir adalet ve adaletsizlik mefhumunun oluşması da saydığım etmenler sonucudur. Kısaca belirtmek gerekirse objektif bir adalet kavramının oluşması sübjektif adalet duygusunun sonucudur. Adaletin ne olduğu konusunda bir fikir, bir duygu, bir his, bir yargı olmadan adalet olamaz.

Not: Alttaki alıntıda verdiğiniz örnekler benim düşünceme göre 'adalet duygusu' örnekleri değildir, olsa olsa söz konusu kişinin kendisini ve başkalarını kandırmak için uydurdukları bahanelerdir. Çünkü duygu insanın içinden gelir. Adalet duygusu haksızlığa ve eşitsizliğe karşı insanı ayaklandıran bir duygudur. Kendini üstün görmek, kendi düzeyini korumak adalet duygusu ile yakından uzaktan ilgisi olmayan duygulardır. Bir katilin, bir hırsızın, bir 'baba'nın kendi değer ölçülerine göre bir 'adalet duygusu' oluşturmaları söz konusu olabilir. Ama bu duygunun çağdaş bir toplumun ve bu toplumun sosyalizasyonundan geçmiş kişilerin 'adalet duygusunu' bastırmaları düşünülemez. Gerçek adaletle ilgisi olmayan sapık ve hasta ruhlu kişilerin adalet duygularınından etkilenen veya adalet sisteminde bu kişilerin duygularına yer ayıran bir toplum ADİL bir toplum değildir.
Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Yukarıdaki örnekler doğru değerlendirilmeli: Bu örneklere bakarak insanoğlunun doğuştan iyi olduğu sanılmamalı. Bebek melek gibi değildir. Adalet duygusu “iyi” olmaya yetmemekte. İnsanda adalet duygusunun var olması başkalarına haksızlık etmesine engel olmuyor. Herkes haksızlık yaptığının farkında ama psikolojideki savunma mekanizmaları sayesinde herkes kendi adalet duygusunu rahatlatıyor:

Katil “öldürdüm ama çalmadım” diye kendini üstün görüyor.
Hırsız “çaldım ama öldürmedim” diye kendi düzeyini koruyor.
Hayatı haksızlık üzerine kurulu bazı “baba”ların racon keserek adalet dağıtması da bir garipliktir.

Saygılarımla