Mesajı Okuyun
Old 09-07-2009, 13:51   #20
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan The future is now

Allah sağlık ve uzun ömürler versin, CMK hocamız ısrarla ; "sorun yasa da değil uygulamacılarda" derdi.

Yaşadıkça kendisinin ne denli haksız olduğunu görüyorum.

Sorun uygulamacılarda değil. Sistem yapıcı ve denetleyicilerde.

Derdimi somut olay üzerinden aktarmaya çalışayım.

Bahsi geçen olayda, memurlara öğretilen ve yapmaları beklenen şey, önleyici kolluk görevini yerine getirmeleri.

Anlatılana göre de tam olarak yerine getirmişler.

Halka açık bir yerde, kolluğun üniforması ve son model araç gereci ile hazır bulunduğu, bir olay olduğunda hemen müdahale edebileceği izlenimini yaratmışlar.

Kimlik sorma da bu gösterinin doğal bir parçası.

Uygulamaya bakalım. Diyaloglar genellikle şöyle gelişir. Buyrun abi?Kimlik?Nerelisin? Ben sizin enişteniz olurum. Askerliğini nerde yaptın? Aaa Hakkı memur abi de seninle aynı yerde yapmış askerliğini ya. Ne iş yapıyorsun? Falancayı tanıyor musun? Nerde oturuyorsun? Laf uzar gider. Gösteri devam eder. Kapanış :İyi görevler abi. Göz teması ur. Zoraki gülümse ve sahne.

21. yüzyılda, planlamacılar tarafından uygulanması hedeflenen önleyici kolluk uygulaması budur. Memurlardan, her gün ve gece bıkıp usanmadan bu orta oyununu sergilemeleri bekleniyor. Neden ? Önleyici kolluk. Yıl ? 2009.

Eh işin uzmanı kendileri ne diyelim. Demek ki güvenlik bilimi bu tür uygulamaların yararlı olduğunu ortaya koymuş.

Peki ama orta oyunu anlayışının zamanı çoktan geçip bitmedi mi? Artık yazılı, kişiye göre değişmeyen senaryoların devri değil mi? Soyut hukuk kurallarının nasıl uygulanacağını açıklayan ayrıntılı uygulama yönergeleri ne zaman yapılacak?

Somut olayda memurların uygulama sırasında başvurabilecekleri,uymaları gerekli ayrıntılı bir el kitabı yahut anlık bilgi alabilecekleri bir birim olsaydı : avukat kimliği olana nasıl muamele edileceği hususunda çelişkiye düşmeleri söz konusu olmazdı.
-----------------------------------

Polis merkezi amirlerinin, yahut grup amirlerinin bilindik tutumlarını ele alalım.

Sizce uyguladıkları davranış kalıpları ile sarfettikleri sözler arasında bir benzerlik yok mu? Bulunduğum tüm merkez amirliklerinde sergilenen davranış kalıpları yukarıda anlatılanlara benziyor.

Neden böyle davranıyorlar? Neden böyle konuşuyorlar? Topluluk üzerinde otorite kurmanın, işleri halli yoluna sokmanın başka yolunu bilmiyorlarda ondan.

En eski yöntemdir uyguladıkları.

Otoritenin zayıfladığını, işlerin istediğin gibi yürümediğini hissettiğin anda o topluluk içinde en öne çıkan, en güçlü kişilik sergileyen kişiye, sana karşı gelmese dahi insafsızca saldır ve kişiliğini ez. Asıl sorun çıkaranlar korkup sineceklerdir.

Somut olaya dönelim. O anda, otorite temsilcisi şahsiyet figürünün(merkez amirinin) hedef alabileceği kişi kimdir? Seçkinler gibi giyinmiş, kanun hukuk diye başka bir dili konuşuyor. Bağımsızım diyor bir de.

Burada kabahat merkez amirinde değil diye düşünüyorum. Kabahat merkez yönetiminin modern kural ve tekniklerini araştırıp yaşamımıza aktarma görevini yeterince iyi şekilde yerine getiremeyenlerde.

Yöneticilere: artık farklı bir çağda yaşadığımız; şimdi konuşmamız gereken dilin hukuk, insan hakları olduğu; hedefin suçlu ile değil suçla mücadele olduğu; alfa erkek davranışı sergileyerek otorite kurmanın yönetim biliminde yerinin kalmadığı anlatılmak zorunda.

Planlamacıların, merkez idaresinin modern yollarına kafa yorup, amirleri babadan kalma doğaçlama yol ve yöntemlere başvurmak zorunda bırakmamaları gerekiyor.
-----------------------------------

Planlamacılar tarafından somut olaya ilişkin ayrıntılı uygulama yönergeleri hazırlanmadıkça, buna ilişkin düzenli eğitimler ve geri beslemeler yapılmadıkça, denetim görevlileri tarafından geri bildirimlerle mevcut yönergeler geliştirilmedikçe bu tür olumsuzlukların yaşanmaya devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.

21. yüzyıldayız. Şu an gelecekteyiz.