Mesajı Okuyun
Old 07-05-2007, 16:44   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.adnan
Arkadaşlar , icraya konulan iştirak nafakası alacağı. Yani çocuklar için bağlanan nafaka. Mahkemece her ne kadar iştirak nafakası bağlanmış ise de, bu kağıt üzerinde kalmıştır. İştirak nafakasını talep etmenin şartı çocukların anne yanında bulunmasıdır. Anne hiç çocuklara bakmamış ki nafakasını istesin. kendisine bağlanan yoksulluk,tedbir gibi nafaka varsa bunu ancak ister. İştirak nafakasını kesinlikle talep edemez. İcra takibinin iptali ve menfi tespit davası açılmasını şiddetle tavsiye ederim.

Sayın av.adnan,

Soruda "annenin çoçuklara hiç bakmadığı" gibi bir ifade bulunmamaktadır. Aksine şöyle denilmektedir:
Alıntı:
Öte yandan,velayet her ne kadar anneye verilmişse de,çocuklarla fiilen baba daha çok ilgileniyor


Alıntı:
Bu arada zamanaşımı ile uğraşmanın bir yararı yok.

Yine zamanaşımı konusunu cevap veren üye açınca; forumu okuyanlar yanlış bilgilenmesin diye yanıt vermek zorunluluk haline gelmiştir.

Sayın empas,

Konuyla ilgili 2 adet Yargıtay kararı sunuyorum.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/23047
K. 2004/349
T. 16.1.2004
• İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİ ( Nafaka Alacağına Dayalı İcra Takibine Vaki İtiraz Nedeniyle )
• NAFAKA ALACAĞINA DAYALI İCRA TAKİBİ ( Lehine Nafakaya Hükmedilen Çocuğun Borçlunun Yanında Kaldığı Süredeki Nafaka Alacağının Toplam Nafaka Borcundan Düşürülmesinin Gerekmesi )
2004/m.68
ÖZET : Lehine nafakaya hükmedilen, tarafların müşterek çocuğu, borçlu baba yanında kaldığı sürelerdeki nafaka alacağının, toplam borçtan düşürülmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yapılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,Lehine nafakaya hükmedilen, tarafların müşterek çocuğu Ali'nin Temmuz 2001 tarihinden itibaren borçlunun yanında kaldığı tanık beyânı ile doğrulandığı gibi alacaklı vekilinin 11.3.2003 tarihli oturumundaki kabulü ile de sabit olmuştur. Bu durumda küçük Ali'nin baba yanında kaldığı sürelerdeki nafaka alacağının, toplam borçtan düşürülmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususa ilişkin istemin de reddi yolunda hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/18852
K. 2005/23069
T. 24.11.2005
• NAFAKA BORCU ( İcranın Geri Bırakılması Koşulları - Bu Özelliği Taşımayan Ödemelerin "Ahlaki Bir Borcun Yerine Getirilmesi Niteliğinde" Olduğu ve Nafaka Borcundan Düşülmeyeceği )
• İCRANIN GERİ BIRAKILMASI ( Koşulları - Bu Özelliği Taşımayan Ödemelerin "Ahlaki Bir Borcun Yerine Getirilmesi Niteliğinde" Olduğu ve Nafaka Borcundan Düşülmeyeceği )
• AHLAKİ BORÇ ( İcranın Geri Bırakılması Koşulları - Bu Özelliği Taşımayan Ödemelerin "Ahlaki Bir Borcun Yerine Getirilmesi Niteliğinde" Olduğu ve Nafaka Borcundan Düşülmeyeceği )
2004/m. 33
ÖZET : İlama bağlı alacaklara karşı itiraz edilmesi halinde, icranın hangi belgelere dayanılarak geri bırakılacağı İİK'nun 33 ve sonraki maddelerinde belirlenmiştir.

Bu özelliği taşımayan ödemelerin "ahlaki bir borcun yerine getirilmesi niteliğinde" olduğu ve nafaka borcundan düşülmeyeceği Yargıtay'ın yerleşik görüşüdür.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı vekili tarafından Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.12.2003 tarih ve 2003/436-790 sayılı kararı dayanak yapılarak borçlu hakkında ilamlı takibe geçildiği ve adı geçene toplam 44.198.461.886 TL alacağın tahsili için icra emri gönderildiği tespit edilmiştir.

İlama bağlı alacaklar ile ilgili olarak başlatılan takibe itiraz edilmesi halinde, icranın geri bırakılması isteminin hangi belgelere dayalı olarak ileri sürülebileceği İİK'nun 33 ve sonraki maddelerinde hükme bağlanmıştır.

İcra dosyasına takiple ilgili bir ödeme yapılmadığı gibi, sunulan belgelerinde İİK'nun 33. maddesinde yer alan niteliği taşımadıkları saptanmış, nafaka borcu için ödeme yapıldığı yönünde bir açıklamaya rastlanılmamıştır.

Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre yukarıdaki özelliği taşımayan ödemelerin "ahlaki bir borcun yerine getirilmesi niteliğinde olduğu" kabul edilmekte ve nafaka borcundan düşülemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, mahkemece 25.07.2005 tarihli temyiz dilekçesinin 3 numaralı bendinde yer alan 19.947.000.000 TL ile ilgili borçlu beyanı açıklattırıldıktan sonra incelemenin yukarıdaki kurallara göre sonuçlandırılması gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'un 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.