Mesajı Okuyun
Old 19-01-2011, 13:59   #60
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
17- 818 S.K. m. 49/2: “Hâkim, manevi tazminatın miktarını tâyin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.”

YBK’da yer verilmemiştir.

Gerekçesi: “…Tasarının 57 nci maddesine alınmamıştır… Tasarının 51 inci maddeleri uyarınca, hâkim tazminat miktarını belirlerken, “hâl ve mevkiin icabını / durumun gereğini”, yani saldırının kişilik hakkı zedelenen kişinin manevî kişilik değerlerinde sebep olduğu eksilmeyi göz önünde tutmalıdır. Bu eksilmenin ise, sıfatı ve makamı daha yüksek ve ekonomik durumu daha iyi olan taraf bakımından çok, diğer taraf için az olduğu şeklinde bir kurala bağlanması yanlış olur… bunların maddede gereksiz yere tekrar edilmesi, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırı görülmüştür.”

51.madde: "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür."

57. maddenin gerekçesine göre 51. maddedeki "durumun gereği" 818 S.K. m.43'teki "hal ve mevkiin icabına" şeklinde anlaşılacaktır.

"Mevkiin icabına" şeklinde anlaşılması halinde düzenlemenin; gerekçedeki "Bu eksilmenin ise, sıfatı ve makamı daha yüksek ve ekonomik durumu daha iyi olan taraf bakımından çok, diğer taraf için az olduğu şeklinde bir kurala bağlanması yanlış olur" ve "herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırı görülmüştür" açıklamaları ile çelişki doğuracağı kanaatindeyim.

O halde tarafların mevkiine ve ekonomik durumlarına bakılmayıp karar verilecek dersek, tek tip olaylarda tek tip tazminat mı belirlenecektir?

Örn:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21.10.2009 T., Esas: 2009/2-410, Karar: 2009/447: "...değerlendirildiğinde taktir edilen 100.000 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir...Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilmiş bir telafi şekli olup boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi halinde manevi tazminata hükmedilir.


Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik sosyal durumu nazara alınmalıdır. Tüm dosya kapsamından davalı-k.davacı kocanın eşini başka bir kadınla aldattığı sabit olup evlilik birliği bu nedenle sona ermiştir. Davacı-k.davalı kadına boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kusur izafe edilemez. Kaldı ki, somut olayda dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere Borçlar Kanunu 44. maddenin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. O halde dosyadaki belgelerden ekonomik durumunun çok iyi olduğu anlaşılan koca aleyhine verilen manevi tazminat miktarı yerinde olup, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir..."

Yukarıdaki karara konu dava dosyası münderecatı ile örtüşen başka bir olayda da 100.000 TL manevi tazminata hükmedilebilecektir veya artık böyle bir dava için 100.000 TL manevi tazminata hükmedilemeyecektir diyebilir miyiz?

P.S: "Manevi tazminat talep eden davacının sıfatı açısından değerlendirme yapılırken eşitlik" söz konusu olacak şeklindeki bir yaklaşımda karşı tarafın ekonomik durumu önem arz ettikten sonra bu iki hususun birbirinden ayırdedilmesi mümkün müdür?

Saygılar...