Mesajı Okuyun
Old 04-12-2007, 09:55   #2
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1975/7209
Karar: 1975/8971
Karar Tarihi: 24.11.1975
ÖZET: Evlat edinmede muvazaanın ileri sürülmesi olayları kendi yararlarına yorumlama çabasından öte bir anlam taşımaz. Sözleşmenin iptalini gerektiren şekil eksikliği bulunmadığı gibi, esasen amaçta sakatlık da söz konusu değildir. Evlatlık sözleşmesinin düzenlenmesinden kısa bir süre sonra evlat edinen öldüğü için resmi ilişki az devam etmiştir. Bunda da kanuna aykırı bir yön yoktur.

(743 S. K. m. 256, 258)
S. Hatap kapılı ve arkadaşları ile F. A. Bekçen arasındaki evlatlık mukavelesinin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar tarafından istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlat edinme sözleşmesine geçerlik veren, noterde düzenlenen resmi senettir. Hakimin izni ise, ammenin vesayetini sağlamak ve bu yolla tarafları olabildiğince dikkate davet etmek için öngörülmüştür.
Evlat edinme sözleşmesi yapıldıktan ve sağlığında evlat edinen bu işlemi ve ilişkiyi benimsedikten sonra ölümü halinde, mirasçılarının şekil eksikliğinden söz ederek sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmeleri, dürüstlük kuralına ters düşer. Uygulama bu yoldadır. Resmi senetteki şekil eksiklikleri bile fesih sebebi kabul edilmemekte iken ikinci derecedeki bir işlem olan izindeki eksikliğin iptal sebebi sayılması mümkün değildir. Onun için hakimin izin beyanını evde, yada dairede açıklaması hiçbir şeyi değiştirmez. Yani sözleşmeyi geçersiz kılmaz.
Öte yandan evlenmede olduğu gibi, evlat edinme sözleşmelerinde de mavazaaya dayanılamaz. Kanun koyucu önemli ilişkiler meydana getiren bu sözleşmelerde genel kuraldan ayrılmış, özel iptal sebepleri öngörmüştür. (M.K. 112, 258) Şu halde evlat edinme sözleşmesinde muvazaa ileri sürülemez. (Prof. Von Tuhr, İsviçre Borçlar Hukuku, Cevat Edege tercümesi, 1952 baskısı, cilt 1, sahife 290, Prof. Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku 1972 baskısı, cilt 1, sahife 199, Prof. A. Esat Arsebük, Borçlar Hukuku, 1943 baskısı cilt 1, sahife 405 - 406) Öyle ise davacı tarafın, evlat edinme sözleşmesinin gerçek amacının miras hakkını zedeleme olduğu yolundaki iddiası benimsenemez. Esasen evlatlık sözleşmesinin bünyesinde mal varlığının mirasçıdan başkasına intikali unsuru vardır. Bu bakımdan bünyeden gelen bu zorunluluğun muvazaa sebebi olarak ileri sürülmesi mümkün olamaz.
Bir an için saklı payı giderme amacı güdülerek sözleşme yapıldığı farz edilse bile Medeni Kanun belli işlemleri hedef tutmuş bundan dolayı da şahsi hak niteliğinde olmak üzere tenkis davası açmak hakkı tanımıştır. Bu itibarla saklı pay sahibine tanınan özel dava yolu varken, evlatlık sözleşmesinin iptali şeklinde bir dava hakkının mevcut olduğunu düşünmek mümkün bulunmamaktadır. 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, saklı pay sahibi olmayan kişilere, sadece gerçekte bağışlandığı halde tapuda satılmış gibi bir işlem yapılması halinde taşınmazların tapusunun iptali hakkında dava hakkı vermiştir. Onun için bu sınırlı haktan yararlanarak evlat edinme sözleşmesinin iptalini istemekte mümkün değildir.
Davacı tarafın görüşleri benimsendiği takdirde, mirasçılara ve Emekli Sandığı ve Sosyal Sigorta gibi kuruluşların evlenmenin iptalini istemek haklarının bulunduğu kabul edilmiş olur ki, bunu davacıların bile savunacakları akla gelmez. Buna rağmen evlat edinmede muvazaanın ileri sürülmesi ise olayları kendi yararlarına yorumlama çabasından öte bir anlam taşımaz.
Sözleşmenin iptalini gerektiren şekil eksikliği bulunmadığı gibi, esasen amaçta sakatlık da söz konusu değildir. Çünkü: Evlatlık sözleşmesinin düzenlenmesinden kısa bir süre sonra evlat edinen öldüğü için resmi ilişki az devam etmiş olmakla beraber, miras bırakan sağlığında davalıya kendisine çok yakın bulmuş, bu yakın ilişkiler yıllarca devam etmiş, nihayet fiili durum hukuki şekle çevrilmiştir. Bunda da kanuna aykırı bir yön yoktur.
Sonuç: Yukarıda yazılan gerekçelere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, duruşma için takdir olunan bin lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine 24.11.1975 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************