yaralama suçunda meşru müdafaa ve haksız tahrik hükümleri uygulanabilir. buna kimsenin bir diyeceği yok. kanaatimce aynı durumun hakaret suçu için de geçerli olması ve hakaret suçu için öngörülen sözkonusu özel durumun olmaması hukuk tekniği ve mantığı açısından daha isabetli olurdu. burada yaygın olarak yapılan iki yanlışlığa dikkat çekmek istiyorum.
1-kişilik hakları diğer haklar açısından hep ikinci plana atılıyor(yoksa hakaret ve iftira nedeniyle açılan manevi tazminatların 3 miyar ile sonuçlanmasını nasıl açıklayabiliriz, YTL değil, TL)
2- ceza davalarında kasıt durumundan ziyade neticeye ağırlık veriliyor.
herhalde bu iki yanlışlığın nedeni olarak insana bakışı açımız belirgin bir rol oynuyor