Mesajı Okuyun
Old 05-01-2009, 22:11   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Medeni Kanunun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve iki tarafa borç yükleyen kişisel hak veren sözleşmelerdendir
Geçerli bir satış vaadi sözleşmesi yapıldıktan sonra, taşınmazın 3. kişiye satımı halinde, satış vaad edilen kişi, taşınmazın yerine geçtiğinden bahisle satış bedelinin tahsilini dava edemez.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra işlemeye başlar. Ancak, satış vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaad alacaklısına teslim edilmiş ise, on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda, zamanaşımı savunması Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından dinlenmez
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden yalnızca kişisel hak doğar. Bu sözleşme borçlandırıcı işlem niteliğinde olup sözleşenler arasında sonuçlar meydana getirir. Bu işlem gereğince borçlu, alacaklıya karşı bir edim yükümü altına girmiş olur ve taraflar arasında borç ilişkisi kurulur