Mesajı Okuyun
Old 25-04-2008, 10:17   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
7. DAİRE
E. 1995/7420
K. 1997/1301
T. 26.3.1997
• ÖDEME EMRİ ( Yasal Nitelikleri Taşımıyorsa Yedi Günlük Dava Açma Süresinin Geçtiğinden Bahsedilememesi )
• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Ödeme Emri Yasal Nitelikleri Taşımıyorsa Süreaşımının Söz Konusu Olmayacağı )
• SÜREAŞIMI ( Ödeme Emri Yasal Nitelikleri Taşımıyorsa )
6183/m.1,54,55
ÖZET : Yasada belirlenen özellikleri taşımayan yazılı bildirim, ödeme emri niteliğinde olmadığından yedi günlük sürenin geçtiğinden söz edilemez.
İstemin Özeti: Yükümlü banka tarafından, ... Turizm Yatırımları Ticaret A.Ş.`nin teşvik belgesi kapsamında yaptığı ithalata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi için verilen 24.9.1986 gün ve 86/580, 19.9.1986 gün ve 86/575 sayılı teminat mektupları tutarının gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla ... Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen 9.06.1994 gün ve 17300 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55 ve 58. maddelerinden bahisle olayda, yükümlü şirket adına düzenlenip 30.5.1994 tarihinde tebliğ edilen 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı ödeme emrine karşı, anılan kanun hükmü uyarınca yedi günlük sürede dava açılması gerekirken, 1.06.1994 tarihinde idareye düzeltme başvurusunda bulunulduğu, düzeltme isteminin reddine ilişkin yazının 16.6.1994 tarihinde tebliği üzerine 23.6.1994 tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı, ödeme emrine karşı düzeltme isteminde bulunması dava açma süresini durdurmayacağından, yedi günlük süre geçtikten sonra açılan davanın esastan incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 14/6 ve 15/1-b maddeleri hükmü uyarınca süre aşımı yönünden reddeden İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 12.1.1995 gün ve E:1994/1144; K:1995/47 sayılı kararının; 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı yazının ödeme emri mahiyetinde olmadığı, 6183 sayılı Kanunun, 55. maddesinde ödeme emrinin ne şekilde düzenleneceğinin belirtildiği, usulüne uygun ödeme emri düzenlenmediğinden, davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Yükümlü banka tarafından gümrük müdürlüğüne verilen teminat mektuplarının incelenmesinden, 2.171.065 ve 4.721.455 liralık katma değer vergisinin yasal faiz ve gecikme zamlarıyla birlikte ödeneceğinin beyan ve taahhüt edildiğinin anlaşıldığı konu ile ilgili olarak Karaköy Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğüne verilen talimat üzerine, 65.400.000 lira gümrük vezne alındısı karşılığında tahsil edildiğinden, konunun bu yönü ile incelenerek karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi M.T.`nin Düşüncesi: 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde, ödeme emrinin nitelikleri belirtilmiştir.
Dosyada mevcut işlemin, anılan kanun hükmüne uygun düzenlenmediği anlaşıldığından, ödeme emri olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, dosyada mevcut işleme karşı yedi günlük süre içerisinde dava açılmadığından bahisle, mahkemenin davayı süre aşımından reddeden kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.Y.`nin Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay`ın; a ) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b ) Hukuka aykırı karar verilmesi, c ) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dosyanın incelenmesinden, yükümlü banka tarafından, ... Turizm Yatırımları ve Ticaret A.Ş.`nin teşvik belgesi kapsamında yaptığı ithalata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi için, biri 4.721.455.- lira tutarında, 24.9.1986 gün ve 86/580 sayılı, diğeri 2.171.065.- lira tutarında, 19.9.1986 gün ve 86/575 sayılı iki adet teminat mektubunun gümrük müdürlüğüne verildiği, ... Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü`nün 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı yazısı ile anılan şirket tarafından yapılan ithalatla ilgili olarak gecikme faizi ile birlikte toplam 589.117.285 liranın 31.5.1994 tarihine kadar gümrük veznesine ödenmesi ve teminat mektuplarının alınması, aksi takdirde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 59 ve 60. maddeleri uyarınca haczen tahsili yoluna gidileceği hususunun yükümlü bankaya tebliğ edildiği, bunun üzerine bankaca yapılan 1.6.1994 tarihli itiraz üzerine anılan gümrük müdürlüğünün 9.6.1994 gün ve 17300 sayılı cevabi yazısı ile gecikme faizinin hesaplanma şekli hususunda açıklama yapıldıktan sonra, mahkemede dava açılmasının tahsil takibatını durdurmayacağı ve yedi gün içinde gümrük veznesine yatırılmadığı takdirde haczen tahsili yoluna gidileceğinin bildirildiği, bu yazı 16.6.1994 tarihinde tebliğ edildikten sonra 23.6.1994 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1. maddesinde; devlete il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli; gecikme zammı, faiz gibi fer`i amme alacakları... hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 54. maddesinde ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı öngörülmüş, 55. maddesinde ise ödeme emrinin nasıl düzenleneceği, hangi hususları kapsayacağı açıklanmıştır.
Anılan kanunun 54. maddesinden başlayan ve "Amme alacağının cebren tahsili" başlığını taşıyan cebri tahsil yöntemlerinin ilk aşamasını "Ödeme emri" oluşturmakta ve ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmedikçe haciz yoluna başvurulması olanağı bulunmamaktadır.
Olayda, gümrük müdürlüğü tarafından tesis edilen 9.6.1994 gün ve 17300 sayılı işlemle iki adet teminat mektubu içeriği amme alacağının gecikme faizi ile birlikte ödenmesi hususu yükümlü bankaya kesin olarak bildirilmiş, yükümlü banka tarafından da mahkeme kararında sözü edilen 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı işlemin değil, bu işleme yapılan itiraz üzerine tesis edilen 9.6.1994 gün ve 17300 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmış bulunmaktadır.
Ancak söz konusu yazının 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde belirtilen ödeme emri niteliğinde tanzim edilmediği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, mahkeme kararında dava konusu olarak kabul edilen 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı işlem de ödeme emri niteliği taşımamaktadır.
Bu durumda, dosyada mevcut 16.5.1994 gün ve 14442 sayılı işlemin kanunda öngörüldüğü şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle ödeme emri olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmadığından, mahkemece, yedi günlük süre içerisinde açılmadığından bahisle, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 26.3.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.
danx
T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
E. 1991/3917
K. 1993/2687
T. 24.6.1993
• SÖZLEŞMEDEN DOĞAN ALACAĞIN TAKİBİ
• İDARENİN ÖZEL HUKUK SÖZLEŞMESİ OLARAK YAPTIĞI TAAHHÜT SENEDİ SÖZLEŞMESİNİN 6183 S. YASA`YA GÖRE TAKİP VE TAHSİLİ SÖZ KONUSU OLMAMASI
6183/m.1
ÖZET : İdarenin bir özel hukuk süresi olarak yaptığı taahhüt senedi sözleşmesinden kaynaklanan, dolayısıyla akitten doğan alacağın 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsiline olanak bulunmamaktadır.
İstemin Özeti: Davacı şirket adına irtifak hakkı tesis bedelini vadesinde ödememesi nedeniyle düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan dava sonunda, Antalya İdare Mahkemesince; 6183 sayılı Yasanın 1. maddesinde devlet, il özel idareleri ve belediyelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan alacaklarının bu kanun hükümlerine göre tahsil edilebileceğinin kurala bağlandığı, dava konusu olayda ise davalı idare alacağının henüz sözleşme taraflar arasında imzalanmamış olmakla birlikte idarenin bir özel hukuk süresi olarak yaptığı taahhüt senedi sözleşmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla akitten doğan alacağın 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsiline olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptali yolunda verilen 9.5.1991 tarih ve E: 1990/1283, K: 1991/501 sayılı kararın, davalı tarafından ödeme emrinde irtifak hakkı bedeli olarak gösterilen miktarın ecrimisil olarak yorumlanması gerekeceği iddiasıyla temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : A. Z.
Danıştay Savcısı : Ö. B.
Düşüncesi: Davalı idare temyiz dilekçesinde her ne kadar tesis edilen işlemin ecrimisil ile ilgili olarak yorumlanmasını talep etmekte ise de tesis edilen işlemin irtifak hakkı tesis bedeli ile ilgili olduğu anlaşıldığından bu işlem aleyhine açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenle temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına 24.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
4. DAİRE
E. 1990/692
K. 1991/2975
T. 16.10.1991
• BELEDİYEYE AİT TAŞINMAZIN SATIŞINDAN DOĞAN ALACAK ( Akitten Kaynaklanan Alacak - 6183 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Takip ve Tahsilinin Yapılamayacağı )
• AMME ALACAKLARI YASASINA GÖRE TAKİP VE TAHSİLİ YAPILAMAYACAK OLAN ALACAK ( Belediyeye Ait Taşınmazın Satışından Doğan Alacak )
6183/m.1,51
2576/m.6
ÖZET : Belediyeye ait taşınmazın satışından doğan alacağın, akitten kaynaklanmış olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili yapılamayacaktır.
İstemin Özeti : 2.2.1987 tarihinde 2886 sayılı İhale Kanununun 45. maddesi gereğince açık artırma suretiyle ........ Belediyesinden satın almış oldukları gayrimenkulün satış bedelinin bir kısmının şartnamede belirtilen süreler içerisinde ödenmeyip gecikmeli olarak ödenmesi sebebiyle geç ödenen kısım için 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi gereğince tahakkuk ettirilen 5.165.000.- lira gecikme zammını içeren ödeme emrinin iptali dileği ile açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde devlet, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağının hükme bağlandığı, madde metninin incelenmesinden, sözkonusu idarelerin akitten haksız fiil ve haksız iktisaptan doğan alacaklarının kanun kapsamı dışında bırakıldığı, iptali istenilen ödeme emri konusunun akitten doğan bir alacak olduğu, genel hükümlere göre adliye makemelerince çözümlenmesinin gerektiği, 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takibinin mümkün olmadığından bu konuda ödeme emri düzenlenmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı, ödeme emrinin 2576 sayılı Kanunun 3410 sayılı Kanunla değişik 6. maddesinin ( a )bendindeki konular dışındaki 6183 sayılı Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıklara ilişkin bulunmasına binaen çözümünün vergi mahkemelerinin görevleri arasında bulunmadığı gerekçesiyle reddeden ......... Vergi Mahkemesinin 10.1.1990 gün ve 1990/8 sayılı kararının, akitten doğan alacak için ödeme emri düzenlenemeyeceği öne sürülerek bozulması istemidir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, işin gereği görüşüldü :
Uyuşmazlık, Devlet İhale Kanununun 45. maddesine istinaden açık artırma suretiyle satışı yapılan belediyeye ait taşınmazların, satış bedellerinin şartnamede belirlenen süreler içinde yatırılmayıp gecikmeli olarak yatırılması sebebiyle hesaplanan 5.165.000.- lira gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali dileği ile açılan davayı, akitten doğan alacağın 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibinin mümkün olmadığı, çözüm yerinin ise adli mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle görev red kararı ile sonuçlandıran .............. Vergi Mahkemesi kararının temyizen bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile, bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
Madde metninde, akitten doğan alacakların takibinin 6183 sayılı Kanun kapsamında olmadığı açıklanmaktadır.
Anılan kanun kapsamı içinde bulunmayan uyuşmazlık konusu gecikme zammının tahsili için ödeme emri düzenlenmesi mümkün değildir.
Vergi mahkemesinin gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini sadece iptal etmesi gerekirken davanın çözümünün genel hükümlere göre mahalli adliye mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle verdiği görev red kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz olunan ....... Vergi Mahkemesinin 10.1.1989 gün ve 1990/8 sayılı kararının bozulmasına dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 16.10.1991 gününde oybirliği ile karar verildi.
danx
T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 1987/1904
K. 1988/2891
T. 26.9.1988
• İDARENİN KİRA AKDİNE DAYANAN ALACAKLARI ( 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Düzenlenememesi )
• ÖDEME EMRİ ( İdarenin Kira Akdine Dayanan Alacakları İçin 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Düzenlenememesi )
• KİRA AKDİ ( İdarenin Kira Akdine Dayanan Alacakları İçin 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Düzenlenememesi )
6183/m.1
ÖZET :İdarenin kira akdine dayanan alacakları için 6183 sayılı Yasaya göre ödeme emri düzenlenemez.
İstemin Özeti :1986 yılına ait kira mukavelesine istinaden ödenmeyen sandal çekek yeri işgal ücretini içeren ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Yasanın 1 inci maddesinde, Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız mütevellit olan diğer alacakları ile, bunların takip masrafları hakkında bu' Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümlerinin mahfuz olduğunun hükme bağlandığı, yükümlünün imzaladığı kiralama izin belgesinde özel şart olarak tarafların iş bu belgeden dolayı il daimi encümenin10.1.1986 gün ve 8 sayılı kararı ile kabul edilen Yönetmelik hükümlerinin tatbik şartlarını peşinen kabul ve taahhüt edeceklerinin yer aldığı, ilgili Yönetmeliğin 12 inci maddesinde kayık muhafaza yerleri ve yapılacak tesislerin kiralanmasında 2886 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 2886 sayılı Kanunun kapsamının ise genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütülmesi olduğu. 4.maddede kiranın, taşınır ve taşınmaz malların ve hakların kiralanması veya kiraya verilmesi anlamına geldiğinin hüküm altına alındığı, Borçlar Kanunun 248 inci maddesinde "adı icar, bir akıttır ki, mucir onunla müstecire ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasının terk etmeyi iltizam eder" hükmü ile kiranın bir akit olduğunun vurgulandığı, 6183 sayılı Yasanın 1 inci maddesine göre "akitten doğan alacaklar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle kira bedelinin tahsilinde 6183 sayılı Kanunun hükümlerine göre tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrinde yasal isabet görülmediği gerekçesi ile kabul eden Vergi Mahkemesinin 10.2.1987 gün ve 1987/60 sayılı kararının; kovuşturma yolunun yanlış olsa bile paranın tahsil edildiği, bu nedenle davanın konusunun kalmadığı ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti :Cevap verilmemiştir.
Savcı Y.E.'nin Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen nedenlerden hiçbirine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince Savcının ve Tetkik Hakimi Y.K.'nın yazılı ve sözlü görüş ve düşünceleri alındıktan sonra işin gereği görüşüldü:
Temyiz edilen ....... Vergi Mahkemesinin 10.2.1987 gün ve 1987/60 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz istemini reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına 26.9.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.