Mesajı Okuyun
Old 29-11-2004, 23:47   #23
Nusret

 
Varsayılan Yadırganacak olan sözler nelerdir ya da avukat kimdir?

Epeydir uyuyan bu konuyu uyandırmak zorunda kaldığım için iyi mi yaptım yoksa kötü mü, bilemeyeceğim. Benim de huyum kurusun (kurumasın mı, yoksa!) her şeyden toplumsal bir sonuç çıkarmasam olmayacak! Ama neydersin ki, bizim kuşağın temel özelliği (bazılarına göre de sorunu) bu.

Aslında ciril adlı/lakaplı arkadaş sebep oldu buna. Bu arkadaş şöyle
Alıntı:
diğer yandan bende bu tür insanları meslektaş olarak kabul etmek istemiyorum. mesleğini, onurunu korumayan birini korumakla aslında aynı kefeye yerleşmiyormuyuz öyle olalım yada olmayalım.
sn. nusretin cevabını ise yadırgadım hukukun temel kurallarındandır kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.eğer çek senet almayı bilmiyorlarsa danışmak mümkün danışmamış ve işlem yapmışsa tabiki sonucuna katlanacak.

dediği için üzerime alınıp buradan nasıl bir toplumsal sonuç çıkarırım diye birkaç saniye düşünüp durdum. Ve "Evet" dedim, "bu tür laflar, benim avukatların çoğunun zihinlerinin pozitivizmle malul olduğu tezimi bir kez daha kanıtlıyor."

Bu arada bilgisayarda Sabahat ablamız
"Ben de bu dünyaya geldim geleli
Bir ahdına sadık yar bulamadım
Yağmurunan yağdım yel ilen estim
Yanan yüreğime kar bulamadım
Eğlen turnam eğlen eğlen, Ali misin sen?
Ali sevilmez mi gardaş, deli misin sen?
Pirim Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen?
"
diye yüreğimi yakan bir deyiş söylüyor; deyişin sonuna kadar mesajı yazmaya ara veriyorum. Fakat bir sonraki deyiş de sarıyor beni, "Erenler Cemi'ne gireyim dersen/ Kin ile kibiri at da öyle gel". Kendimi zor kurtarıp tekrar mesaja dönüyorum.

Hani hep denir ya "filanca avukatta hukukcu nosyonu var mı?" filan diye, işte bu nosyonun pozitivizmi de içerdiğine inanmaya başladım ben. Yahu arkadaşlar, niye değerlendirmelerimizi çok katı kanun kuralları çerçevesinde yapıyoruz hep. Hani sözkonusu bir dava olsa ve bu davada karar ne olur türünden bir soru sorulsa o zaman anlarım, genellikle kanun dışında bir cevap verilemez. Ama bu konu öyle değil ki! Buna rağmen yok kanunu bilmemek mazeret değilmiş de, mesleğini onurunu korumayan birini korumakla aynı kefeye düşüyormuşuz da...

Yahu arkadaş, birini koruyan mı var?! Ben ne demişim, bir de ona bakalım: Bu konuyla ilgili iki mesaj yazmışım. İlki hukuki bir mesaj, ikincisi ise değil. Bu mesajımda (ciril'i kızdıran mesaj da bu olsa gerek)
Alıntı:
Devlet ve hükümet sahiplerinin bilinçli politikaları nedeniyle son 15 yılda açılan üniversite ve hukuk fakülteleri nedeniyle diğer birçok meslekte olduğu gibi avukatlık mesleğinin niteliğinde de müthiş düşüşler oldu. Mesleğin saygınlığı kalmadı. Ama bunun öznel nedenlerinin yanısıra belki daha fazla nesnel nedenleri var.

Hiç kimse ya da çoğu kimse diyeyim, sahtekarlık yapmak maksadıyla ortalığa çıkmaz, bu tür işleri yaparken. Birincisi topluma egemen olan yaşayış ve anlayış tarzının böyle davranışlara duygusal-mental planda zemin hazırlaması, ikincisi de maddi olarak insanların, meslek mensuplarının bu tür şeyleri yapabilecek konumlara sürüklenmiş olmaları gerekir.

Ben, günümüzde her iki şartın da mevcut olduğunu düşünüyorum. Öyle davranmaya eğilimli bir avukat, öyle davrandığında çok tepki çekmeyeceğini, zaten topluma egemen eğilimin de bu olduğunu düşünüyor ve ikincisi zaten maddi zorluklar içinde kıvrandığından bir hatasının maddi kayıpla sonuçlanmasını engellemek için böyle davranabiliyor. Sonuç itibariyle asla öğütlenemeyecek, kınanması gereken böyle bir davranışı sergileyen bir avukatın bu sistemin bir kurbanı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

demişim. İnsaf et ciril Bey, bu mesajın neresinde yanlış yapanı koruma düşüncesi var. Burada var olan şey, sadece, yanlışın sebeplerini ortaya koyma çabasıdır. Siz de pozitivist hükümler vereceğinize bu sebepler üzerine kalem oynatsaydınız daha iyi bir iş yapmış olurdunuz. Emin olun, her gün binlerce avukat ragıp'ın mesajında bahsettiği türden eylemleri yapıp yapmama arasında bocalayıp yapmak zorunda kalmanın ezikliğini yaşıyor. Bize yakışan, sırça köşklerimizde bu kişilere, (bu tür işlerde kaşarlanmış olanlar ile niteliği ve sonuçları itibariyle eylemleri vahim olanlara karşı tavrımız daha sert olabilir kuşkusu) sağ elimizin işaret parmağını sallayarak asıp kesmek değil, sebeplerini anlayıp ortaya koyarak çözümü için uğraşmaktır. Unutmayalım, Erenler Cemi'ne girebilmek için elzem olan budur!