Mesajı Okuyun
Old 12-03-2008, 10:14   #14
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Konuyla direkt ilgili değil ama,Gamze Dülger"in anlatımına hayran kaldığımı,anlatımın güzelliğinin,anlatılmak istenen konuyu gölgede bıraktığını
düşündüğümü yazmak istedim.

Can Doğanel"in haklı kaygısının,yapılan her iş ve görüşmenin tutanak altına alınmak gibi bir yükümlülük ve yük getireceği kaygısının aslında zorunluluk olarak karşımızda durduğunu,ancak zararını çekene kadar bu zorunluluğun farkına varamadığımızı düşündüğümü de yazmak isterim. Bir Örnekle :

2 yıldır defalarca arayarak boşanma davası açmak istediğini söyleyen,görüşme talep eden,görüşen ve vekaletname vermek üzere ayrılıp bir dahaki aramaya kadar
göremediğim,her geldiğinde de aynı olayları tekrar eden bir bayan,en nihayet,7-8 ay önce vekaletnameyi düzenletip büroya kapıdan bıraktı ve bebeğimi emzirmem lazım,evde ağlıyormuş diyerek kaçar gibi gitti. Sonra telefon açıp lütfen davamı aç,yarın bankaya gidip ücret v emasrafı öderim dedi,tabii niyetini bildiğim için kabul etmedim,sen kararını kesin ver,sonra masrafını getirdiğinde de davanı açarız dedim.Birkaç telefonla daha
masrafı bilahare vermek üzere baskı yollu ricada bulundu,ben kararlıydım,çünkü amacının kocasına blöf yapmak olduğunu sezmiştim,masraf getirmeden davasını açmadım. Birkaç gün sonra masrafı getirmek zorunda kaldı. Aynı gün davasını açtım. Erken duruşma günü ayarlamamı istedi,ikimiz anlaştık,anlaşmalı boşanmaya geleceğiz dedi.
1 hafta sonra ise,arayıp,eşinin özür dilediğini ve barıştıklarını,verdiği ücreti geri almak istediğini bildirdi. Ücretin iadesinin sözkonusu olmayacağını kesin bir dille bildirdim.Tüm ailesini devreye sokup baskıya devam etti.Yine olumsuz cevap alı. Bu kez bir akşam kocası aradı,paramızı geri verin,yoksa sizi baroya şikayet ederiz,bak benim karım iştirak nafakası istememiş,sen iştirak nafakası istemişsin dilekçede,olmayan talebi yazdığın için şikayet edeceğim dedi. Hemen sabahtan gidin,baro 6. katta,şikayetinizi yapın dedim.Müvekkilim olan bayan da telefonu dönüşümlü alıp: Evet ya,ben nafaka istemedim ki,kocamın ödeyecek gücü yoktu zaten,neden yazdın ki ,şikayet edeceğim dedi. İştirak nafakası zaten senin isteğine bağlı değil,hakim bağlıyor,ama sonuçta lehine bir talep olduğu için yazılması gayet haklı,senin itiraz etmen ise kötüniyetlidir,baroya müracaat et,cevabını alırsın dedim. Tabii müracaat etmediler,amaç nereden sıkıştırabilecekleri idi. Benim de amacım,hukuku ve hukukçuyu kullanma alışkanlığına itiraz etmekti,kararlı davrandım.Ama bir sürpriz daha geçen ay gelen telefondaydı : Müvekkilim olan bayan : " Ablacığım merhaba,benim dava ne oldu ?" telefonuyla ikinci bir kurnazlık planını devreye soktu. Ne olacak,siz barıştınız,davaya girme dediniz,ben de duruşmaya girmedim,dava düştü dedim. Aaaa,nasıl olur,ben davanın sürdüğünü biliyordum,kocamın borçları var,önlem olsun diye boşansak iyi olurdu,şimdi yeni dava mı açacağım ?Ama nasıl olur,duruşmalara girdiğini biliyordum demez mi?
Baktım,konu,talimat almadan dosyayı müracaata bırakmak noktasından tehlikeyi davet ediyor,amaç ta kısmen bu.
Telefon kayıtlarımız duruyor,görüşmelerde söylediklerin,
eşinle barıştığın ayrıntısıyla mevcuttur. İstersen gel görüşelim,dedim. Yok kalsın o zaman,başka zaman görüşelim dedikten sonra,hemen yeni bir karar verdim : Her işlemle ilgili talimat almak,açılan dava dilekçesini ve talepleri asile asaleten de imzalatmak çok daha güvenli ve gerekli bir tedbir olacaktı,bir klasör tutsa da.Şimdi öyle yapıyorum.