Mesajı Okuyun
Old 28-03-2007, 12:57   #10
persona

 
Varsayılan

siteye goreceli olarak yeni uye oldugum icin sil -duzelt gibi ozellikleri yeni yeni kesfediyorum... ozur

herneyse konuya donecek olursak, verdiginiz ornekte fast food kulturunden bahsetmissiniz, bunun gelismis ullekerin damak zevklerinin gelismemis ulkelere yayilmasi olarak tespit etmissinizki bu bana gore pek yerinde bir ifade degil...

fast-food denen kultur tamamen ABD nin urettigi ve gelismis gelismemis tum ulkelere zehirli mantar gibi yayilan bir olgu, bunu batida globallesme basligi altinda tartisiyorlar, size ilginc bir ornek moskovada ilk mc-donald restorant i acildiginda (dunyada en buyuk) insanlar burada evlilik torenleri duzenliyorlardi, ingiltereye ilk geldiginde insanlar en guzel elbiselerini giyip hamburger yemege gidiyorlardi... ama artik bu ulkeler uyandilar yani obez olmaya basladiklarini anladiklari zaman bu tur yiyeceklere ve firmalara olan sempati sona erdi, simdi bu ulkelerde bu tur firmalar kuculmeye basladi. ve bu durumun damak tadiyla , veya gelismislikle herhangi bir ilgisi yoktur, bu restoranlara tokyoda veya pariste veya istanbulda rastliyor olmamiz kuresellesme olgusu icinde ele aliniyor. kuresellesme olgusu icinde bir baska ornekte ornegin simdi kuresel genclik diye bir kavram var buna gore ankaradaki bir 15-20 yas arasi gencle bir japon gencinin arasinda kucuk farklar disinda bir fark kalmadi, hepsi eminem dinliyor hepsi ayni bilgisayar oyunlarini oynuyorlar,hemen ayni dili konusuyorlar (yeahh, okey falan gibi) bu da kuresellesmenin insana yansiyan boyutu. kuresellesme olgusu da aslinda egemen ve elinde cok silah olan amerikan kulturunun diger kulturlere nufuz etmesinden ibaret bir olgu aslinda, ve bilincli ulkeler mesela Fransa elinden geldigince buna karsi direniyor, gerek dil anlaminda gerek muzik vs. tabiki elinden geldigince, cunku dedigim kulturel bakimdan bir guc dengesizligi sozkonusu.Turkiye konusunu hic acmak istemiyorum, olanlar hepimizin malumu

damak zevki ve hukuk bilinci konusuna tekrar donecek olursak, bu anlamda yukaridaki orneklerime ek olarak japonlari ornek vermek isterim, eger bir japon ascisini yemek yaparken izlerseniz goreceksinizki japon insani yemek olgusunu basit bir sey olarak gormuyor, adeta sanatci gibi ince ince isleyerek mesela bir baligi dilimlere ayiriyor,ve bugun tokyoda bir restorana gittiginizde sadece gunluk baliklarin yendigini goreceksiniz,sabahtan toplanan baliklar bekmeden restoranlara geliyor, cunku japon insani icin pisen yemegin tazeligi cok onemli, sonra donup japonlarin hukuk bilincine baktiginizda yine mukemmellik en azindan ona ulasma konusunda bir arzu goruyorsunuz, bugun japonyada hukukcu olmak icin hayatinizdan bircok seyi feda etmeniz gerekiyor. kurallara uyma konusunu hic bahsetmiyorum.

yani muhtesem damak zevki ve yemek kulturu + gelismis bir hukuk bilinci

ikinci ornekte iskandinav ulkelerini ele aldiginizda , damak zevlerinde az gelismislik ( isvecliler sebzeleri uzun uzun pisirip , guzel soslar hazirlayip yemek yerine cig yemegi tercih ediyorlar , finliler ingililzlerle beraber en kotu yemeklere sahip ulke kabul ediliyor) ama hukuk sistemlerine ve bilinclerine baktiginizda, bu konuda dunyanin en ileri ulkeleri arasindalar,..
yani zayif bir damak zevki(gerci bu kavram insanlara gire degisir ama benim gorusum) ,gelismemis bir yemek kulturu + gelismis bir hukuk kulturu

bu gibi ornekler inanin ustadim cogaltilabilir, uzgunum ama en basit anlamda bana gore boyle bir baglanti yok