Mesajı Okuyun
Old 29-01-2007, 10:18   #9
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Trajik hikayelerle örülü kadın yaşamları maalesef istisna değil.

Sn.Kayar'ın 3 no.lu mesajındaki sağduyuya katılmamak mümkün değil.

Sorunun sosyal devletin gelişmemiş olması ile çok yakından ilgili olduğunu düşünüyorum. Kadın sığınma evlerinin durumları, devletten destek alamadıkları için ayakta duramamaları; kadınlara meslek edindirme kurslarının belediyelerin biçki-dikiş öğretme anlayışına terkedilmesi; kız çocuklarının okutulmaması ; gelir dağılımındaki adaletsizlik ; vergilendirmenin ve kaynak dağıtımının verimsizliği...

Bireyler, bu tip olayları duyduklarında vicdanları sızlar ve üzülürler. Ancak, sızlayan kaç vicdanın harekete geçtiğini sorarsak karşımıza bizi hüsrana uğratan bir tablo çıkar. Bu tablonun birkaç sebebi var, elbette. Bir kısmımız küçük yerlerde yaşıyoruz ve kendimizi yakın hissettiğimiz bir sivil toplum örgütlenmesi zaten etrafımızda yok. Bir kısmımız büyük yerlerde yaşıyoruz, ancak kendi yaşam gailemiz, başkaları için de çalışmaktan alıkoyacak bahaneleri üretmemize çok müsait. Bir kısmımız sivil toplum kuruluşlarına giriyoruz ancak, örgütlenmenin içindeki iktidar mücadelelerini ve yozlaşmayı izlerken umutsuzluğa kapılıyoruz ve giderek uzaklaşıyoruz.

Sartre'ın bir sözü geliyor aklıma : " Vietnam savaşından ben sorumluyum!" Geçtim dünyayı, mahallemizde olup bitenlerle ilgili bile bir sorumluluk hissetsek belki işler daha farklılaşacak.

Teker teker üzerimize düşen şeyleri yerine getirmeyi unutalı, merhamet duygumuzu eş-dost arasındaki üzüntülü konuşmalarla yaşamayı yeterli saymaya başlayalı beri olanlar oldu.

Saygılar.