Mesajı Okuyun
Old 15-08-2008, 18:03   #5
avenginakbaba

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
Esas No : 1973/3995
Karar No : 1974/3358
Tarih : 12.6.1974


KİŞİSEL İLİŞKİLERDE HAKSIZ EYLEM VE İKTİSAP DIŞINDA HER TÜRLÜ ALACAK DAVASI ( On Yıllık Zamanaşımına Tabi Olması )
HAKSIZ EYLEM VE İKTİSAPTA ZAMANAŞIMI ( On Yıllık Süreye Tabi Olması )
İŞ PARASI ZAMANAŞIMI ( Beş Yıllık Süre Olması )
ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Kişisel İlişkilerde Haksız Eylem ve İktisap Dışında Her Türlü Alacak Davası )




ÖZET :

Kişisel ilişkilerde haksız eylem ve iktisap dışında her türlü alacak davası kural olarak on yıllık zamanaşımına tabidir.


DAVA VE KARAR :

1 - Kişisel ilişkilerde haksız eylem ve iktisap dışında her türlü alacak davası kural olarak Borçlar Yasasının 125. maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımına tabidir. Sözleşme ve ona benzeyen bazı ilişkilerde yasa koyucu çekişmeyi daha dar bir zaman süresi içinde giderme ve yanların uyuşmazlığı ve kaza organı önüne getirmeleri amacı ile ayrık bir kural koyarak Borçlar Yasasının 126. maddesi hükmünce beş yıllık zaman aşımını gerekli görmüş, fakat buna bağlı olan işlemleri de sınırlı ve sayılı biçimde teker teker saymıştır. Bu esasa göre belli bir iş karşılığında istenmesine hak kazanılan iş parası alacağı beş yıllık zaman aşımına bağlanmıştır. Bunun dışında kalan iş veya hizmet sözleşmesine dayanan ( fakat, iş parası dışında kalan ek ödemeler dışında ) her türlü sözleşmeye dayanan ve sözleşmeye aykırı davranıştan doğan tazminat istekleri sınırlı ve sayılı istisna dışında kaldığından Borçlar Yasasının 126. maddesine göre değil 125. maddesine göre hiç kuşkusuz on yılık zaman aşımına bağlıdır. İlgili bütün Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun sürekli uygulaması bu yolda olduğu gibi öğretimin birlikte açıklamaları da bu doğrultudadır. Davalının zaman aşımı savunması ile ortaya çıkan bu sorunun az yukarıda yapılan bu açıklamalar doğrultusunda çözümlenmesi gerektir. Gerçekten davacı iş veren davalı işletme müdüründen kendi bölümünde çalıştırdığına F.Z.`ye idarenin sözleşme ve yönetmelikleri uyarınca ödemekle yükümlü olduğundan çok ödemede bulunup bunun toplamının 4184 lira olduğundan söz ederek tazminini istemiştir. Bu isteğin dayandığı hukuki esas davalı işletme müdürünün kendisi ile davacı idare arasında yapılan hizmet sözleşmesi ile üzerine aldığı borcu gereği gibi yerine getirmemesi, ona aykırı davranması, sözleşme kusur esasına dayanmaktadır. Başka bir deyimle davalının sözleşme ile üzerine aldığı borçlara aykırı davranıp, fazla ödemede bulunma yolu ile idareyi uğrattığı zararın giderilmesi istemidir. İdare bu zararını işçi F.Z`den onun sözleşmesine dayanarak ve iş parası olarak, davalıdan da sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle geri isteyebilir. Her ikisi de sözleşmeden doğan zarar olmakla beraber dayandığı hukuk nedenleri ayrı, birincisinde beş yıllık ikincisinde on yıllık zaman aşımı vardır. İsteme hakkının dayandığı hukuk esasları ayrı olduğundan bu iki yükümlü davacıya karşı eksik zincirleme esaslarınca sorumludur. Buna rağmen yerleşmiş uygulamaya göre birine karşı zaman aşımının kesilmesi ötekine karşı da kesilmeyi gerektirir.

Gerçekten işçinin idareye karşı açtığı ve dosyası bu dosya içinde olanbaşka bir davada işveren idare 16.10.1965 günlü karşılık dilekçesinde işçiF.Z.`ye karşı bu davanın konusu olan 4184 liranın mahsubunu istemiştir.Mahkemeye karşı ileri sürülen bu mahsup savunması o mahkemede başka usulnedenleri ile gözetilmemiş ise de F.Z `ye karşı ulaşmış bir irade olduğundanzana aşımını keseceği gibi o davada dahil olmayan fakat bu tutarla eksikzincirleme esaslarınca sorumlu olan davalıya karşı da zaman aşımını keser.Bir an için aksi fark olunsa bile zaman aşımının gerçekleşme biçiminin ayrıcaincelenmesi de zorunludur.

Davalı işletme Müdürü kendi bölümünde çalışan F.Z.`ye yönetmeliğe aykırıödemeyi 24.11.1961`den 30.6.1962 gününe kadar sürdürmüştür. O zaman doğmuşolan bu zarara ilişkin dava hakkı en erken 24.11.1971`de zaman aşımı iledüşer. Oysa Borçlar Yasasının 125. maddesi hükmünce zaman aşımı gerçekleşmeden1.02.1971 gününde bu dava açılmıştır. Bu nedenle zaman aşımı savunmasınınbelirtilen esaslara göre reddedilmemesi ve işin esasının incelenmemesi bozmayıgerektirir.

2 - Davalıya davadaki ileri sürülüşe göre idare ile PTT İşletmesi arasındayapılan bir telefon sözleşmesinin sağladığı yararlanma hakkı hizmetinin gereğiolarak telefon makinası ile birlikte tahsis edilmiştir. Borçlar Yasasının 96.maddesi ile 313. maddeleri hükmünce davalı sözleşme sonunda, sözleşmeyedayanan bu yararlanma hakkını ve telefon makinasını geri verme borcualtındadır. Bu borca aykırı davranış sözleşme koşuluna aykırılık ve birkusurlu davranış teşkil eder. Geri verme borcu davalınındır. O halde telefonbedeli ile sözleşmenin sona erdiği günden sonraki konuşma bedellerininödetilmesine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.


SONUÇ :

Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacı yararınaBOZULMASINA, 12.6.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.