Mesajı Okuyun
Old 19-06-2018, 14:16   #17
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

ÖZET : Davanın reddine dayanak aldığı davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında bilirkişi ücretinin genel gider avansında mevcut ise gider avansından karşılanmasına, yok ise veya yetersiz ise eksik miktar belirlenip açık şekilde yazılıp davacı vekiline yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine şeklinde tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmaması doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.
17. Hukuk Dairesi 2016/13614 E. , 2017/6158 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkile ait davalı atarafından kullanılmakta olan ticari taksinin yapmış olduğu kaza sebebi ile hasarlandığını, aracın perte ayrılmış olduğunu, araçta oluşan değer kaybı 8.000,00 TL iş ve güçten kalma sebebiyle, 10.000,00 TL, kazadan sonraki yıllarda kasko primlerinin yükselmesi nedeniyle 10.000,00 TL, 20/06/2013 tarihinde alınan yeni arabanın taksi durağında çalışabilmesi için boya, kaplama vs 1.500,00 TL masraf olmak üzere toplamda 29.500,00 TL zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil kısaca davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dosyanın davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için bir hukukçu ve bir mali müşavir bilirkişiye tevdinin sağlanılması için toplam 570 TL masrafı yatırması için davacı ve davalı vekilinin hazır bulunduğu celsede davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen söz konusu gider avansının yatırılmadığı, bunun sonuçlarının da açık bir şekilde ihtar edilmiş olduğu, davalı vekilinin de bilirkişi incelemesi deliline dayanmak istemediği imzalı beyanından anlaşılmış olmasına, davacının dava dilekçesi ile talep ettiği hususların da bilirkişi incelemesi yapılmadan tespit edilip edilmeyeceğinin belirlenememesine göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324. maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Anılan madde gerekçesinde de: "Harç ve avans ödenmesi" başlıklı 125. (120.) maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde "Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir.
İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Öte yandan, 6100 Sayılı HMK'nin 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek
şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde:
Yerel mahkemece, 23.02.2016 tarihli duruşmada, dosyada davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi yönünden rapor aldırılmasına teknik bilirkişiler için ayrı ayrı 250 şer TL ücret taktiri ile 500 TL teknik bilirkişi ücreti,50 TL dosya gönderme ücreti ile 20 TL rapor tebliği ücretinden oluşan toplamda 570 TL'nin HMK 120 maddesi uyarınca iki haftalık kesin mehil içerisinde davacı vekilince karşılanamasına aksi halde dosyanın bilirkişiye tevdiinden vazgeçilerek mevcut delil durumuna göre karar verileceğinden ihtarına (ihtarat yapıldı) karar verilmiş, davacı vekili belirtilen miktarı verilen iki haftalık kesin süreden sonra 04.04.2016 tarihinde mahkeme veznesine 570 TL yatırmış, takip eden 13.05.2016 tarihli duruşmada da mahkemece bilirkişi ücreti iki haftalık kesin süreden sonra yatırıldığından bahisle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden dava açılırken gider avansının yatırıldığı ve kullanılmayan gider avansının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında bilirkişi ücretinin genel gider avansında mevcut ise gider avansından karşılanmasına, yok ise veya yetersiz ise eksik miktar belirlenip açık şekilde yazılıp davacı vekiline yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine şeklinde tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmaması doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.
Bu durumda mahkemece, usulünce olmayan kesin süre verilerek bilirkişi ücreti iki haftalık kesin süreden sonra yatırıldığından bahisle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmesi doğru görülmeyip kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** *********