Mesajı Okuyun
Old 10-04-2008, 22:20   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Bir oturumdan alıntıdır... Katkı

http://www.tisk.org.tr/yazdir.asp?id=2550


Alıntı:

Alıntı:
OSMAN GÜVEN ÇANKAYA: (Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi Başkanı)
Diyelim ki kural olarak Kanunlar ileriye yönelik uygulanır. Bu kuralın iki istisnası vardır. Birincisi, Kanunun geriye de yürütülebileceğine ilişkin özel hüküm bulunması, ikincisi ise yasanın Kamu düzenini ve kamu yararını gerektirmiş olmasıdır. Bu iki halde Kanunlar aynı zamanda geriye yönelik olarak da uygulanabilir. Kaldı ki HUMK.nun 76. maddesinde, hakimin Türk Kanunları gereğince hüküm vermesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Keza Türk Medeni Kanunun birinci maddesine göre de kanun, sözüyle ve özüyle bütün konularda uygulanır. Bize göre kazanılmış hak durumu söz konusu değilse veya yürürlükten kalkan bir Kanunun uygulanacağına ilişkin özel bir yasa hükmü mevcut değilse, gerek TMK’nun birinci gerekse HUMK.nun 76. maddesi hükümleri yürürlükte bulunan kanunların uygulanacağını amaçlamaktadır. Başka bir deyişle istisnai nitelikte bir yasa hükmü mevcut değilse hakim yürürlükten kalkan yasaya göre hüküm kuramaz.

Hemen ifade etmek gerekirse sosyal güvenlik hukukuna ilişkin hükümler kamu düzenini ve kamu yararını gerektiriyor diye mutlaka geriye yönelik olarak uygulanamaz. Örneğin zaman içinde tarım içinde çalışanlar, hükümlü ve tutuklular, genel kadınlar veya sanatçılar SSK kapsamına alınmıştır. Bunlar, ilgili yasaların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sigortalı sayılmıştır. Yasaların yürürlüğe girdiği tarihten önceki çalışmaların sigortalı sayılması iddia edilemez. Geçmiş yıllara ait hizmetlerin borçlanılabileceğine ilişkin istisnai bir hüküm varsa borçlanılan süreye ait primler yatırıldığı takdirde bu hizmetler sigortalı niteliğini kazanabilir. Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir.

Değerli katılımcılar, kazanılmış hak konusunu, 10. Hukuk Dairesi olarak etraflıca tartıştığımızı az önce arzetmiştim. Aklımda yanlış kalmamış ise ünlü Fransız Hukukçusu “Rubbia”, tahminen 1960’lı yıllarda –tarihte yanılabilirim- Kanunların hangi hallerde geriye yürütüleceği, hangi hallerde yürütülemeyeceği konusunda bir teori geliştirmiş. “Rubbia”ya göre, kanunun geriye yönelik uygulanacağına ilişkin istisnai bir hüküm olmasa bile, açılmış bir davada, Kanunlar, kazanılmış hakları ihlal etmemek koşuluyla geçmişe de uygulanabilecektir. Zira bir hak, ihtilaflı ve dava konusu ise iktisap edilmemiş sayılır. Keza beklenen haklar, kazanılmış hak değildir. Yine rahmetli Hocam Sayın Prof.Dr. Necip Bilge de hukuk başlangıcı kitabında, Rubbia’nın görüşünü savunmaktadır. Ne ki kesin hüküm haline gelen mahkeme kararının kazanılmış hak teşkil ettiği tartışmasızdır.

Yine yapmış bulunduğumuz araştırma ve incelemelerimize göre, kanunların hangi hallerde geriye yürütüleceği, hangi hallerde yürütülemeyeceği ve kazanılmış hak konusunun diğer ülke hukuklarında da tartışmalı olduğunu tespit ettik. Ne ki çoğunluğun görüşü, “Rubbia”nın görüşü gibidir.

Kazanılmış hak kuralının, 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Kanun nasıl etkileyeceği meselesine gelince, nedenlerini az önce açıkladığım gibi, anılan kanun dahi, kazanılmış hakları ihlal etmemek koşuluyla geriye yönelik uygulanabilecektir.

Kazanılmış hak kuralını yaşlılık aylığı bağlama işlemine uygulayacak olursak; acaba 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe gireceği 01.01.2007 tarihinden sonraki bir tarihte sigortalı, bu tarihten önceki Sosyal Güvenlik Kanunlarına göre yaşlılık aylığını hak kazanmış ise, eski mevzuat uyarınca kendisine yaşlılık veya emeklilik aylığı bağlanmasını talep edebilir mi? Kişisel görüşüme göre, şayet 01.01.2007 tarihinden önce, sigortalılar veya Emekli Sandığı iştirakçileri kendilerine aylık bağlanması için talepte bulunmamışlarsa, eski mevzuata göre, -aylığa hak kazanmış olsalar bile- kendilerine eski mevzuat uyarınca aylık bağlanamaz. Bu durumda olanlara 5510 sayılı Kanunun geçici ikinci maddesine göre aylık bağlanır. Tersine, daha önce talepte bulunanlara bu Kanunun geçici birinci maddesi gereğince eski mevzuata göre aylık bağlanacaktır. Zira yasa koyucu, yazılı talep varsa, kazanılmış hak durumunun oluşacağını hükmü bağlamıştır. Hakimin, yasanın bu açık hükmüne uyması gerekir.