Mesajı Okuyun
Old 26-02-2012, 16:25   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
sayın meslektaşlarım öncelikle merhaba;

müvekkil bir nakliye şirketinde kamyon şöförü olarak çalışmaktayken seyir halinde aracı arıza veriyor ve tamir için aracının yetkili servisine tamir için giriyor.ancak tamir için bekledigi sırada servis içerisinde açık biçimde yanmakta olan sobaya yaklaşıyor ve sobanın yanında duran bidonu sobaya yaklaştırıyor bu sırada patlama oluyor ve müvekkil vucudunda %30 yanıkla yaklaşık 2 ay tedavi görüyor.sonradan anlaşıldığı üzere sobanın yanında duran bidon içerisinde tiner olduğu anlaşılıyor.

gerekli güvenlik önlemi almamış olan yetkili servis hakkında asliye hukuk mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açmış bulunmaktayız.

ancak benim asıl sorum şu olacak;

müvekkil olay tarihinde nakliye şirketinde çalışmaktadır.işverene karşı iş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılabilir mi.illiyet bağı nasıl kurulabilir.işverenin kusurunu ispat bakımından nasıl bir yol önerebilirsiniz.

bir diger soru ise işveren olay sonrası hastanenin dinlenme raporunun bitim gününün hemen sonrasında müvekkile ihtar çekerek 3 gün içinde işe dönmesini istemiş ancak müvekkil işe dönmemiş ve bunun üzerine işveren işçinin iş akdini fesh etmiştir.müvekkil 6 yıldır şirkette çalışmaktadır.işverene karşı bu durumda kıdem tazminatı için dava açılabilir mi.

cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
Sayın hukukcu gürkan;

5510 sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU'nun 'İŞ KAZASININ TANIMI, BİLDİRİLMESİ VE SORUŞTURULMASI' başlığı altında düzenlenen 13. maddesinin c) bendine göre iş kazasının; "Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda.. ve e) bendine göre; Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında...meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.." denmek suretiyle aktardığınız duruma işaret etmektedir. Yargıtay'ın bu gibi durumlarda illiyet bağının varlığını ararken her olayın oluş şekli ve özelliğine göre değerlendirmede bulunduğunu görmekteyiz.

Esasen işçinin ortalama dikkat ve algı kapasitesine sahip birinden beklenmeyen bir davranış sergilediği, açıkça kendi kusurundan kaynaklanmadığı tespitinin yapıldığı bir kazaya maruz kaldığının değerlendirilebileceği koşulların varlığında olay iş kazası olarak nitelendirilebilecektir. Aksi halde illiyet bağının kurulmadığı sonucuna varılabilir.

Müvekkilinizin raporunun sona ermesine rağmen, %30 gibi azımsanmayacak bir oranda yanmaya maruz kalması gerçeği karşısında işverenin, çalışanının rahatlıkla işyerine gelip çalışabilir durumda olup olmadığı konusunda basit bir araştırma yapmaksızın iş akdini feshetmiş olmasından dolayı söz konusu feshin, kanaatimce haklı nedene dayalı olduğu kabul edilmeyecektir.

İşveren, yasal süreyi (4857 sayılı İş Kanunu 25/II-g) göz önünde bulundurarak fesih iradesinde bulunmuş olduğunu iddia edecek olsa bile mahkemenin hakkaniyet çerçevesinde bir değerlendirme ile kıdem tazminatına hükmedeceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..