Mesajı Okuyun
Old 28-05-2003, 00:12   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Kanımca, sn.Çelik'in verdiği tarihi örnekte eleştirilecek bir yan göremiyorum, meslek açısından bir müvekkilin bakış açısıdır ve avukatlık mesleği yalnızca "temsil etmekle" dar yorumlandığı takdirde, bu anlamda "inatçı" bir avukatın nimetlerinden yoksun kalmayı tercih etmek, neticeleri ne olursa olsun savunmasını bizzat yapmayı tercih etmek, bir tercihtir-tahminen gerçeği değiştirerek ya da farklı yorumlayarak diyelim bir savunma aktarımından duyulan bir müvekkil rahatsızlığı olabilir diye düşünüyorum- ve vekilin yapacağı, özellikle tahmin isabetli ise, saygı duyarak çekilmektir.
Ama; sayın ege nin belirttiği "..vekil" olmak kavramı bence de bu işte..
Müvekkilin tercihlerine saygı duymak ve bu tercihlerle görevini yapıp yapmamaya karar vermek avukatlık mesleğidir.." sözlerine katılamadığımı belirtmeliyim. Elbette katılmayışım; müvekkilin tercihlerine saygı duymamak ya da önemsememek, kayıtsız kalmak, ciddi bulmamak gibi değer yargılarını içermiyor. Vekalet akdinde her ne kadar vekil "talimatlarla" bir işe başlar ve zaman zaman yine farklı talimatlarla olayların seyri değiştirilmek durumunda kalınabilirse dahi; tamamen müvekkil istemleri doğrultusunda bir yargılama seyrinin kabulm edilemez olduğunu düşünüyorum. Müvekkil isteklerini bildirmeli, nihai amacı ve bu amacıyla ilgili geçmiş ve yaşanan tüm gerçekler vekile aktarılmış olmalı, bu aşamadan sonra mümkünse müvekkil sonsuzakadar susmalıdır.. şaka bir yana, elbette abartı var sözümde ama fiilen de düşüncelerimin de , uygulamalarımın da buna yakın olduğunu belirtmeliyim. nihayetinde, müvekkiliniz -istisnai durumlar hariç- hukuk fakültesi mezunu değildir, pek çok durumda haklarını , önündeki seçenekleri bilmez, nasıl bir dava açacağınızı anlatsanız da anlayamayacak durumda olan, dava açma hakkı olup olmadığından dahi bilgisi olmayan kişiler olabilir, kimi zaman açılan bir davadan sonra haricen davanın diğer tarafının baskısı ile , korkutması , tehditleri ile size bile ifade edemeyerek davasından nedensiz yere vazgeçmek isteyen insanlarla karşılaşılabilmektedir. Böylesi durumlarda; müvekkilin tercihlerine saygı duyarak işlem yapmak mı avukatlık ya da hukukçuluktur, yoksa gerekirse müvekkilinizin dahi üzerine giderek gerçek anlamda vekaletini üstenerek hakkını savunmak, korumaya çalışmak ve davasına devam etmek mi? Her iki seçeneğin de neticede birtakım zorluklar barındırdığı muhakkak, ama bundan ötesi vekil-müvekkil ilişkisinin de sınırlarını zorladığı için bu çerçevede değinmeye gerek yok