Bu filmi izledikten sonra, eşya hacziyle ilgili son yasal düzenlemeler konusundaki fikirlerimi tekrar gözden geçirdim.

Film, Cannes’da Altın Palmiye almış. Vizyona yeni girmiş. Günlerden Pazar. Koca salonda 20 kişi ya var ya yok. Onun da yarısı galiba iletişim öğrencisi. Çok üzücü bir durum.
Haluk Bilginer, Demet Akbağ bir yana, Melisa Sözen harika oynamış. Ancak, biri var ki harikanın da ötesinde. Hamdi rolündeki Serhat Kılıç.
Filmin sonunda, senaryosunun Anton Çehov’dan etkilenerek yazıldığı belirtilmişse de, bana göre, Dostoyevski’den (Karamazov Kardeşlerden) etkilenme daha çok. Babasının kırılan onuru nedeniyle çocuğun taş atarak tepki göstermesi, fakir insanların parayı reddedişi vs.

Filmi, küçük salonlara düşmeden önce, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Küçük salon demek, küçük perde demektir. O da filmin tadını kaçırır. Nasıl olsa, televizyonda çıkar demeyin. Bu film televizyon filmi değil. Yönetmen öyle bir Kapodokya çekmiş ki, inanılmaz. Galiba ödül verilirken bu sahnelerin etkisi çok büyük olmuş.

Bu arada, filmin harika bir de afişi var. Bu afiş tüm zamanların en iyi afişleri arasına mutlaka girer.