Mesajı Okuyun
Old 31-01-2006, 11:16   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

"Bu karardan sonra eleman seçerken, çok çok dikkatli olmak gerekecektir. " diyen Sn.Dikiciye cevaben: Bir iş yerinde çalışmaya karar veren kadınların da Yargıtay kararına rağmen "çok,çok,çok dikkatli olması" gereklidir.


Tartışmaya sebep olan ve bir avukatın mahkumiyeti ile sonuçlanan "meşhur" karar basında yayınlanmış haliyle söyledir:

"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """"""""""""
Şahitsiz Taciz de Cezasız Kalmadı

Yargıtay, yanında çalışan avukata sarkıntılık eden avukatın sekiz aylık hapis cezasını onaylarken, yeni kriter getirdi: Tanık şart değil.

--------------------------------------------------------------------------
Radikal
10/08/2004 Adnan KESKİN
--------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - Yargıtay, cinsel taciz mağduru kadınların "Şahit yoktu, tek başımaydım. Şikâyet etsem bile kanıtlayamam" korkusunu bitirecek tarihi bir karar vererek, şahit olmasa da cinsel taciz suçlarına ceza verilmesi dönemini başlattı.

Görgü şahidi olmadığı halde, yanında çalışan avukata sarkıntılık suçundan sekiz ay hapse mahkûm edilen avukatın cezası Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından oybirliğiyle onandı.

Yaygın olarak çalışan kadınların şikâyetçi olduğu "gizli taciz" suçunu cezalandırmaya kapı aralayan Yargıtay kararı, "Suç kanıtı olarak mutlaka görgü tanığı aranması, birçok olayın karşılıksız ve cezasız kalması gibi hukuken istenmeyen sonuca yol açar" gerekçesine dayandırıldı.

Sanık avukatın "İftiradır" savunmasını, "Yakınıcının başkasını zarara uğratmak isterken, kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırıdır" diyerek reddeden Yargıtay, suçun yanında çalıştırdığı kişiye yönelik işlenmesini cezada alt sınırı aşma nedeni saydı.

Yargıtay, "İffete taarruz cezasının paraya çevrilmesi suçu özendirir" görüşüne de kararında yer verdi.

Avukattan avukata taciz

Tacizcilerin cezalandırılmasında kadınlara cesaret veren Yargıtay kararına konu dava, 2001 yılında Ankara'da yaşanan olayla gelişti. Ankara Barosu avukatlarından avukat M.T nin bürosunda işe başlayan avukat E.C.
büroda yalnız bulundukları sırada avukatın kendisini yanaklarından öptüğünü ve onun da kendisini öpmesini istediğini belirterek, savcılığa şikâyette bulundu.

Ankara Başsavcılığı, bunun üzerine sanık avukat M.T ye Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 421. maddesindeki sarkıntılık suçundan altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
İftira savunması geçersiz

Davaya Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı A.Z.D baktı. Sanık avukat, yargılama boyunca sarkıntılık suçlamasını reddetti, şikâyetçinin "iş konusunda yetersiz olması nedeniyle kendisini birkaç kez uyardığı" için kendisine iftira attığını öne sürdü ve beraatını istedi.

Ancak, bu klasik savunmaları inandırıcı bulmayan yargıç A.Z.D., avukat E.C.'nin yaşadığı şoku ve olayın hemen ardından ağlayarak aktardığı arkadaşını da dinledi. Bu tanık, olay sonrası büroya gittiğini, arkadaşının durumu kendisine anlattığını, daha sonra sanığı ayıplayarak şikâyetçi olmak üzere bürodan ayrıldıklarını anlattı. Yargıç da bu ifadeleri ciddiye alarak
sanığı şu gerekçelerle cezalandırdı:

Suç cezasız kalır: Olayın görgü tanığı ve maddi delilin bulunmadığı muhakkaktır. Ancak tarafların ve olayın özellikleri göz ardı edilerek suç kanıtı olarak mutlaka tanık aranması birçok olayın da cezasız kalması gibi hukuken tecviz olunmayacak bir sonuca yol açar ki, uygulamada da böyle bir anlayış
zorunlu görülmemektedir.

Doğaya aykırı: Söz konusu olan olayda henüz avukatlık mesleğinin başlangıcında bekâr genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında toplumumuzda hâkim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde, kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. Başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması
insanın doğasına aykırı bir olgudur.

Başka yollar bulabilirdi: İddia bir an, savunma tarafının ileri sürüldüğü gibi şikâyetçinin sanığın mesleki yetersizliği nedeniyle kendisini uyarması vs. nedeniyle kırgınlıkla iftira ettiği düşünülse dahi.. kendisine zarar vermeyecek başka yol-yöntemlere başvurma olanağının varlığı karşısında bu düşünceye
geçerlilik ve üstünlük tanımak hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu itibarla yakınıcı tanıklarının anlatımları gibi yan delillerle doğrulanan kendi iffetini ortaya koyarak ileri sürdüğü iddiaları mahkemezice sabit görülerek
sanığın eylemlerinin sübutunu kabul için yeterli görülmüştür.

'Şikâyetçi sanığa güvenmiş'

Çalışanı istismar: Sanık yaşı ve mesleki yönden deneyimli bir kimse olup yakınıcı da bu özelliği itibarıyla kendisine güven duyarak yanında çalışmaya başlamış, diğer anlatımla birbirine yabancı iki insan olmayıp sanık kendisinden
deneyimsiz bir kimsenin ekonomik beklentilerini karşılamak durumunda olan bir hukukçu, yakınıcı da sanığı gözetiminde ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak ve mesleki yönden gelişmeyi amaçlayan sanığa bağımlı bir insandır. Yakınıcının bu
bağımlılığının istismar edilmesi suretiyle suçun işlenmiş olması oluşu ve suçun işlenmesindeki davranış ve ısrarı itibarıyla suç işleme konusundaki karşılığı gözetilerek, asgari hadler aşılmak suretiyle ceza tayininin kişilik ve eylemine
uygun olacağı düşünülmüştür.

Cezası ertelendi

"Yine suç aşamasındaki konumu ve davranışları itibarıyla verilen hapis cezasının paraya çevrilmesinin uygun olmayacağı, iffete taarruz cezasının paraya çevrilmesinin suçu özendireceği ve caydırıcılığı ortadan kaldıracağı değerlendirmesiyle para cezasına çevrilmesi uygun görülmemiştir."

Yargıç sanığa TCK 421. madde uyarınca "takdiren ve teşdiden" sekiz ay hapis cezası verdi, bu cezada indirim yapmadı, ancak sanığın "sabıkasız oluşu ve sosyo-kültürel durumu"nu gerekçe gösterip bu cezayı erteledi.

Daha sonra karar sanık avukat tarafından temyiz edildi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, tacizden mahkûm avukatın tüm itirazlarını reddetti ve mahkemenin alt
sınırdan uzaklaşarak verdiği sekiz aylık hapis cezasını oybirliğiyle onaylarak kesinleştirdi. (AK/BB)