Mesajı Okuyun
Old 09-02-2010, 16:30   #4
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Merhabalar;

Yardımcı olması temennisiyle:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/7101
Karar: 2008/10041
Karar Tarihi: 03.06.2008

Dava: Dava dilekçesinde 2.321,00 TL’nin yapılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali takibin devamı %40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Davacı, davalının Mersin Ticaret Mahkemesinin 2003/572 sayılı davasını takip ettiği halde haksız olarak vekillikten azledildiğini ileri sürerek 2 321,00 YTL vekalet ücreti alacağının tahsili için davalı aleyhine başlattığı icra takibine, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamı ve %40 icra inkar tazminatının tahsili talep ve dava etmiştir.

Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece, davacının vekil olarak takip ederken azledildiği davanın derdest olması halinde yargılama gideri olarak karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretinin belirli olmadığı ve muaccel olmadığı nedeniyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Haksız olarak azledilen avukat, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanır. (Avukatlık Kanunu 174/2 maddesi) Avukatın bu ücret kapsamında müvekkili ile arasında yapılan ücret sözleşmesi gereğince hesaplanan ücret ile yasanın 164/son maddesi gereği aksine sözleşme yapılmadığı için avukata ait olacağı açıklanan ve hasma tahmil edilmesi gereken ücretin bulunduğunda duraksama olmamalıdır.

Davacı, icra takibinde ve bu itirazın iptali davasında açıkça karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretini istediğini açıklamıştır.

Avukatlık Yasasının 164/son maddesinde açıklanan ve aksine sözleşme olmadığında avukata ait olacağı kabul edilen ücret yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle TMK. nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş Kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir.

Somut olaya bakıldığında, mahkemece hüküm verilirken az yukarıda açıklanan ilkelerin göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, açıklanan genel ilkeler ışığında azle konu dava dosyası üzerinde inceleme yapılarak davacı avukatın sağladığı hukuki yardım, yargılamanın aşamaları, gözetilip hasma tahmili gereken ücret olup olmadığını, belirlemeli ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.