Mesajı Okuyun
Old 11-03-2011, 18:41   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Sayın admin,

Öncelikli olarak bilgilerinizi paylaşarak benim bu konuda tekrar araştırma yapmama tekrardan teşvikte bulunduğunuz için teşekkürler.

Ama dediğim gibi, kural ve istisna ayrımı yapan bir içtihat sunulana kadar, sunmuş olduğum içtihatlarda kiralayana, kiracının haksız feshi halinde dahi bir takım yükümlülükler yüklenmiştir.

Yeni borçlar kanununda, şimdiki borçlar kanununda eksik olarak düzenlenmiş olan bu husus, eklendi. Yani kira sözleşmesinde her ne yazarsa yazsın. Yeni kanun döneminde makül süre kira verileceği, hükmü getirildi. (tabi sözleşmede kiracı lehine düzenleme halleri müstesnadır) Bu düzenleme, Yargıtay uygulamaları ışığında kanundaki boşluğu ve çıkan sorunların önüne geçmek için yapılmıştır.

Bu anlamda, eğer yanlışım var ise beni aydınlatmanızı rica ediyorum. yani benim sunduğum ve incelediğim içtihatlar, şimdilik beni haklı çıkartıyor. Ama sizin gibi bilgisine güvendiğim değerli meslektaşlarımdan, başka bir doğru var ise onu öğrenmek beni mutlu eder.

Bakın bir içtihat daha sunayım. O da benzer şeyleri söylemekte.



T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/13525
Karar: 2005/2209
Karar Tarihi: 15.02.2005

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı Belediyenin hizmet binasındaki çay ocağını işletmek üzere davalı ile 12.7.1997 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi yaptığını, seçimlerden sonra Belediye Başkanı değişince haksız bir şekilde 4.5.1999 tarihinde sözleşmesinin feshedilerek faaliyetine son verildiğini, menkul eşyalar ile çay, şeker vs malzemelerine el konulduğunu, idare mahkemesinde açtığı dava sonunda fesih işleminin iptaline karar verildiğini, mecurun kendisine teslimi için başvurduğu halde davalının mecuru kendisine kullandırmadığını ileri sürerek 4.5.1999 ile 4.9.2002 tarihleri arası için kar kaybı olarak şimdilik 3.000.000.000 TL, el konulan malzemeler için ve manevi tazminat olarak ayrı ayrı 1.000.000.000 TL'şer olmak üzere toplam 5.000.000.000 TL'nin 20.6.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının amaca uygun hizmet üretmediği için haklı olarak feshedildiğini, menkul eşyaların alınması için davacıya bildirimde bulundukları halde davacının eşyalarını almadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, menkul eşyalar ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacının mecuru kullanamadığı 1 yıl 2 ay 8 gün için kar kaybı olarak fazlası saklı 3.000.000.000 TL'nin 20.6.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasında 12.7.1997 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığı, davalı kiralayanın 4.5.1999 tarihinde kira sözleşmesini tek taraflı ve haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden ve özellikle Manisa İdare Mahkemesinin 30.6.2003 tarihinde kesinleşen kararından anlaşılmaktadır. Kural olarak davalı haksız fesih nedeniyle davacı kiracının mecuru kullanamadığı süre için belirlenecek kar kaybından sorumludur. Ne var ki, BK.98. maddesi uyarınca, sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması gereken, aynı kanunun 44. maddesi hükmüne göre, davacı kiracı da zararının artmaması için sözleşmenin fesih tarihinden itibaren aynı vasıfta bir çay ocağı bulmak konusunda gerekli çabayı göstermek zorundadır. Mahkemece, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren davacının aynı işi yapabileceği bir çay ocağı bulabileceği makul sürenin bilirkişi marifetiyle tespiti ile bu süre için kazanç kaybına hükmetmesi gerekirken açıklanan yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: 1.bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2.bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın av.kadirpolat,

Hukukta herşeyin doğrusunu Yargıtay bilir, diyemeyiz. Bu itibarla Yargıtay'ın da bazen hatalı kararlar verebileceğini ve daha sonra hatadan dönebileceğini, çoğu zaman da döndüğünü hatırdan çıkarmamalıyız. Bu konuda eklediğiniz Yargıtay HGK kararında atıf yapılan BK.44.madde hükmü Yargıtay'ın gerekçesindeki gibi bir genellemeye asla izin vermez.

Her somut olayı ayrı değerlendirmek gerekir. Sayın Admin'in de vurguladığı gibi BK.44 kural değil, haksız fiiller bakımından BK.41'in, sözleşmeler bakımından ise BK.98. maddenin açık istisnasıdır. Kanun açıkça kuralı ve bunun istisnasını yazmışken Yargıtay kararı aramaya gerek yoktur.

Her kira sözleşmesinde modamod "mecurun kiraya verilmesi için yeterli süre" kıstasını uygulamak mümkün değildir ki bunun nedenlerini hem ben hem de sayın Admin yukarıda arz etmeye çalışmıştık.