Mesajı Okuyun
Old 18-03-2011, 17:49   #3
mahmutmicoz

 
Varsayılan Sayın meslektaşıma katılıyorum.

Sigorta, Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu ise aksine bir hüküm yoksa hangi davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususunu açık düzenlemiştir. Kanun aynen şu şekilde:
II - Ticari örf ve âdet
MADDE 2-(1)Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz. Ancak, irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır.
(2)Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet uygulanır.
(3)Ticari örf ve âdet, tacir sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.
III - Ticari işler
MADDE 3-(1)Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.(MUTLAKA TİCARET MAHKEMESİNDE GÖRÜLÜR DEMİYOR!!!)

IV - Ticari davalar ve delilleri
1. Genel olarak
MADDE 4-(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlarave ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.

MADDE 5-(1)Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
(2)Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3)İkinci fıkrada yazılı durumlarda, sadece iki tarafın isteklerine bağlı olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki niteliği nedeniyle mahkemenin iş alanına girip girmediği, taraflarca sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebilir. İlk itiraz haklı görüldüğü takdirde dosya talep üzerine ilgili mahkemeye gönderilir. Kararın sözlü bildirimi veya tebliği tarihinden itibaren on gün içinde yenilenecek davaya bu mahkeme bakmak zorundadır; ancak, davaya, davanın niteliğine göre uygulanması gerekli olan usul ve kanun hükümlerini uygular. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına yeterli bir sebep oluşturmaz.
(4)Görevsizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi hâlinde yapılacak işlemlere ve bunların tabi oldukları sürelere ilişkin usul hükümleri, iş alanına ait ilk itirazın kabulü hâlinde de uygulanır.

Yukarıdaki hüküm, MUTLAK bir hüküm olmadığı için, davanızı Ticaret Mahkemesinde ya da
HUMK m.1 ve 2 gereği daha genel mahkemeler olan, Sulh ya da Asliye Hukuk Mahkemelerinde açabilirsiniz.

Eğer davanızı Asliye Ticaret Mahkemesinde değil de Sulh ya da Asliye Hukuk Mahkemesinde açar iseniz; karşı taraf
ESASA CEVAP SÜRESİ İÇERİSİNDE İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZINDA BULUNABİLİR.

Bu durumda dosya iş bölümü itirazı ile Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilme kararı verilir. Ancak esasa cevap süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunulmaz ise, artık bir daha iş bölümü itirazı değerlendirilmez ve mahkeme o dava için görevli hale gelecektir. Bu arada iş bölümü itirazı bir nihai karar olup, mahkeme iş bölümü itirazıyla o davadan elini çeker. Bu durumda İçtihadı Birleştirme Kararı gereği İş bölümü itirazı ANCAK ESAS HÜKÜMLE BİRLİKTE TEMYİZ EDİLEBİLİR.

Tüm bunlardan kanunun lafzına bakılarak şu sonuç çıkarılabilir:

Ticari bir işletmeyi ilgilendiren konular UZMANLIK GEREKTİREN KONULARDIR. Bu konularda kanun, uzman mahkeme olan TİCARET MAHKEMESİNİN DAHA DOĞRU KARAR VEREBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEKTEDİR. Burada korunan hukuksal yarar; genel mahkemelerin uzmanlık gerektiren konularda vereceği kararın hatalı olabileceğindendir.
Teşekkürler.