Alıntı: Yazan Av.Ömer Güntay Üstelik, HMK. tarafları sulhe teşviki ön inceleme kapsamında hakime, "onları sulhe teşvik eder." diyerek bizzat hakime bir ödev olarak yüklemiştir. (m.137) Hiçbir avukat, vekil edenini sulhe teşvik etmek zorunda değildir! Ayrıca, hakimlerin performans değerlendirme kriterlerine dair ilgili kanunda yapılan değişiklikle "tarafları sulhe teşvik etmekte gösterdikleri performans" da bir ölçüt olarak eklenmiştir. Hakimin kendisine ait olduğu tartışmasız bir yargısal görevi/ödevi, üstelik bu kadar hodbinane bir tarzda, adeta ferman verir gibi avukatların/vekilin üstüne taşımaya çalışması yargısal bir talihsizliktir.

Üstat,

Yargıçla aramızda, duruşmada şöyle bir diyalog geçti (bu sadece bir bölümü):

-... ayrıca tarafları sulhe teşvik etmek yargıç olarak sizin görevinizdir vekilin değil ve...
- Tamam ben de bu görevi size veriyorum.
- !!!




Bunun yanı sıra yargıç, bir yargıcının taraf vekili avukata neden görev veremeyeceğini, yargıçla avukat arasında astlık-üstülük ilişkisi olmadığını ve karara hakim olan üslubu asla tasvip etmediğimizi ifade etmemiz üzerine az biraz kontrolünü kaybetti.

Bu kontrol kaybını, verdiği ara karara da doğrudan yansıttı. Mecelle'nin 1792. madde hükmünü ihlal etmek suretiyle...

Olsun... Benim için yine de verimli bir duruşmaydı...