Mesajı Okuyun
Old 12-09-2008, 10:38   #6
supernatural

 
Neşeli

5.PRESENT PERFECT TENSE(YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN)

Türkçe'de böyle bir zaman olmadığı için İngilizce öğrenen Türklerin en çok zorlandıkları zaman Present Perfect Tense'dir. Kuralları hemen öğrenilse de kullanımını iyice özümsemek için bir süre geçmesi gereklidir. Present Perfect Tense hayatınızda geçirmiş olduğunuz tecrübeleri(tecrübelerden bahsederken zamanın bir önemi yoktur), bir süre içinde meydana gelen değişiklikleri,bu zamanı ayrıca kişisel veya insanlığın kazanmış olduğu başarıları anlatmak için kullanırız. Böyle durumlarda belirli bir zaman veremeyiz. gerçekleşmesini beklediğimiz bir eylemin henüz olmadığını anlatmak için kullanırız. Bu zamanı kullanmamız bizim hala bu eylemin gerçekleşmesini beklediğimiz anlamına gelir.)



S+have/has+V3+O

Auxiliary verbs:have/has

Positive(+)
I have played tennis
He has played tennis
She has played tennis


Negative(-)
I haven't played tennis
He hasn't played tennis
She hasn't played tennis

Time expressions
since - for - ever - never - just - already - yet - this week - this year - once - twice - three times - four times - today - recently

EXAMPLES:
I have seen that movie twenty times. (Bu filmi yirmi kez seyrettim.)
I think I have met him once before. (Sanırım onunla daha önce tanıştım.)
There have been many earthquakes in California. (KaliforniyA
'da bir çok deprem oldu.)
Has there ever been a war in the United States? (Amerika'da hiç savaş oldu mu?)
Yes, there has been a war in the United States. (Evet, Amerika'da bir savaş oldu.)
People have traveled to the moon.
(İnsanlar aya seyahat etti.)
I have been to France. (Fransa'da bulundum.)(Bu cümlede anlatılmak istenen asıl şey Fransa'da bulunduğunuzdur. Ne zaman gittiğiniz önemli değildir.)
I have never been to France. (Fransa'da hiç bulunmadım.)(Bu cümlede hiç Fransa'ya gitme tecrübenizin olmadığı anlatılmaktadır.)
I think I have seen that movie before. (Sanırım bu filmi daha önce gördüm.)
He has never traveled by train.(O trenle hiç seyahat etmedi.)
Joan has studied two foreign languages. (Joan iki dile çalıştı.)
Have you ever met him? (Onunle hiç karşılaştın mı?)
No, I have not met him. (Hayır, onunla hiç karşılaşmadım.)