Mesajı Okuyun
Old 25-09-2006, 17:29   #2
güler ataş

 
Varsayılan Eskiden Yavuklu Vardı

ESKİDEN YAVUKLU VARDI

Hadi babaanne dedim bir çay yapayım bana bu kez gerçek bir hikaye anlat.Senin gençliğinden olsun.Belki bir gün yazarım.
Aman dedi babaannem yazacakmış, şuna’da bak. Sen okulunu bitir hele,sinemacımı olucan
Güldüm öyle-değil canım benim,hani bu okuduğumuz kitaplar var’ya onlar gibi kitap yazacağım.
Sevindi kadın ders kitabı sandı…
Aaaaaa bak o zaman anlatırım hem çoluk çocukta bir şeyler öğrensin.
-Ama babaanne güzel bir aşk hikayesi olsun.kim bilir ne yasak aşklar yaşanmıştır sizin zamanınızda.
Eh kadın tepkilendi tabi..ne aşkıymış o…Bizde yavuklu vardı aşk yoktu..Şimdi düşünüyorum da evet ya.Aşk başladı dünyanın tadı kaçtı.Keşke yavuklumuz olsaydı.
Babannem gülümsedi
-Hayırdır ne mızırlık geldi aklına dedim
-Bak sana bu gün.bizim mahtime’yle Hüseyin aganın hikayesini anlatayım.Hikaye değil hı gerçek.
-Tamam canım dur bardakları getireyim hikaye bölünmesin .
Babannem çok önemli bir ders anlatır duruma girdi .
Ben mahtimeyi tanıdığımda çocuktum, o belki 60 yaşındaydı dedi.
Yetişene kadarda onun hikayesi ordan oraya anlatıldı.
Mahtime bizim Hüseyin agaya vurgun eee oda mahtimeye vurgun.Ama mahtime nazır soyundan.Hüseyin aga kendi halinde, sürüsü yok.bir çift ökü,.iki inek 5 koyun hepsi bu.Ama ateş gibi yanarlar birbirine..Her akşam mahtime sığırları karşılamaya çıkar halbuki sığırtmaçları var.Bilirki Hüseyin de gelir o saatte.
Bir akşam Hüseyin toplar cesaretini- kaç bana der.Mahtime kızarır bozarır.Bubam der.
-yav üçgün küs durur barışırlar.Bilmez’misin burada adettir kaçmak.Zaten vermezler seni bana.Hem verseler ben o altınları yapamam.Beni yavuklu tuttunsa kaç bana.
Günler geçer mahtime cesaret edemez. Ya geçinemezse ne der sonra.Sen istedin demezler mi.
Ve mahtimeyi hali vakti iyi birine verirler..Hüseyin aga gelin alayını bile izlemeye gidemez.Üç beş yıl sonra Hüseyin agada evlenir.Artık çoluk çocuğa karışmışlardır.Arada karşılaşırlar ama görmezden gelirler birbirini.Eh içlerinde ki o sevda ne oldu bilmem, söndümü,küllendimi.
Yıllar sonra artık elli yaşını geçmiş torun torba sahibi olmuşlar.Kadere bak ki..
Birinin karısı birinin kocası ölür.Akrabalar yine aklına sokar Hüseyin aganın
-Yaşlılıkta yalnızlık olmaz derler.Gel mahtimeyi isteyelim sana.Bak Allah bile yazmış zaar.
Hüseyin hem sevinir hem korkar ya mahtime- ben koca kadınım napcam kocada derse.
Ama mahtime bu sefer çocuklarına karşı durur ve varır Hüseyin agaya. Dahası Hüseyin aga mahtimenin evine yerleşir.
O günlerde en çok anlatılan kısmı bu değilde, Sonrasıydı.Hüseyin aga bağlara gider hergün.Siz bağları bilmezsiniz sarayın girişi, bağlıktı bakma şimdi hep ev yaptılar.Yemyeşil bağlık, işte yazık oldu.Yolun bir tarafı bağlık bir tarafı askeriyeydi.Böyle kocaman evlerde yoktu.Bağlardan baktın mı sarayın bütün evlerini sayardın.
Bizim Hüseyin aga her gün bağlara gider dönerken Mahtime’nin evine bakarmış.-Ahh dermiş mahtime gene yakmış sobasını kurban olduğum.Sonra hatırlarmış evlendiklerini.-Sahi’ya dermiş Mahtime bende ya artık. İşte böyle kızanım , biz sizin aşklarınızdan anlamayız Allah iki yavukluyu ölmeden kavuşturmuş işte.
Sonra babanne noldu yaşıyorlarmı dedim
-Ee kızım bu benim çocukluğumdan, ben öleceğim nerdeyse. Mahtime ölünce, bir ay içinde Hüseyin aga’ da ölmüş.
Uzun yaşanmış kısacık bir yavuklu hikayesi..
Şimdi Hüseyin aganın torunun birinin adı Mahtime. Mahtime’nin torunun birinin adı, Hüseyin.