Mesajı Okuyun
Old 02-10-2006, 22:02   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan '' afaki '' sözcüğü hakkında

Sayın Üyeler

Genellikle bilirkişi raporlarına karşı beyanlarda yazılan AFAKİ sözcüğünün anlamı TDK sözlüğünde aşağıdaki gibidir:
1 . Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma):
"Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık."- A. Rasim.
2 . Nesnel:
"Bir anda bütün hislerini kaybederek afaki düşündü."- P. Safa.


AFAKİ sözcüğü hakkında yazılmış bir makale de aşağıda sunulmuştur :

Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR

Cumhuriyet döneminde Osmanlıca kelimelere karşılık olarak önerilen kelimelerden biri öznel diğeri nesnel'dir. Daha çok birer felsefe terimi olarak kullanılan bu iki kelimeden öznel'in eski karşılığı enfüsi, nesnel'in eski karşılığı ise afaki'dir. Bunlardan afaki kelimesinin her üç hecesi de uzundur ve k sesi önündeki ince ünlünün etkisinde kalmadan kalın söylenir.

Bu yeni türetmelerden nesnel, nesne'den, öznel ise özne'den türetilmiş birer sıfattır. Nesne eski Anadolu metinlerinde sıkça geçen ve dört beş yüz yıldan beri bilinen bir kelimedir. Özne ise Cumhuriyet döneminde öz kökü esas alınarak ve nesne'ye benzetilerek kurulmuş yeni bir kelimedir. İkisine de birer l eklenerek bu kelimeler sıfat yapılmış ve bu ek ensüfi ile afaki kelimelerindeki nispet eki i'nin yerine kullanılmıştır. Arapça kökenli enfüsi ile afaki muhtemelen Tanzimat'tan sonraki bir tarihte dile girmiş, Fransızcadan geçen subjektif ile objektif'e karşılık olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetin ilanından önce çıkmış Türkçe sözlüklerde subjektif ve objektif kelimelerini bulabiliyoruz. Anlaşılan bu iki doğu kökenli kelime (enfüsi, afaki) ile onların karşılıkları olan batı kökenli kelimeler (subjektif, objektif) Cumhuriyet döneminde gündeme gelmiş ve bunlar öznel ve nesnel kelimeleriyle karşılanmıştır.

F. Develioğlu'nun Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat adlı sözlüğünde enfüsi kelimesi yukarıda belirttiğimizin aksine nesnel'e karşılık olarak gösterilmiş. Develioğlu, nesnel'i bir de afaki'ye karşılık olarak vermiş. Nijat Özön'ün Büyük Dil Kılavazu adlı çalışmasında enfüsi için gösterdiği karşılık öznel, afaki için nesnel'dir. Subjektif maddesinde ise bunun enfüsi ile olan bağını kurmamış, enfüsi'yi burada subjektif'e karşılık olarak göstermiştir. Nesnel maddesinde ise, bunun karşılıkları olan afaki ve objektif'i vererek birbiriyle ilgilendirmiştir. Kullanımdaki öteki sözlüklerde bu bakımdan bir düzen bulunmamakta, kimi sözlük yazarları da afaki ve enfüsi'yi eskimiş bulup eserlerine almamaktadır.

Türk Dil Kurumunca yayımlanan Türkçe Sözlük'te pek dikkat çekmeyen bir kısaltma var. Dilde eskimiş kelimelerin önüne madde başlarında esk. kısaltması konur. Burada ele aldığımız afaki ile enfüsi kelimelerinin önüne böyle bir işaret konulmamıştır. Bu durumdan söz konusu kelimelerin eskimediği anlamı çıkıyor. Metinleri tarayıp bir sıklık araştırması yapmadım ama nefis (nefs) ile kökteş olan enfüsi'nin artık eskimiş olduğunu söyleyebilirim. Afaki ise bugün hâla kullanımdadır.

Bu arada kendimize şöyle bir soru sorabiliriz: Acaba afaki kelimesini kullananlar bunun Türkçe karşılığının nesnel, batıdan gelen karşılığının ise objektif olduğunun farkındalar mı? Bu üçlü kullanıma dikkat edip Türkçe*sini tercihte bir özen gösterirler mi? Kanaatime göre aynı kavramı karşılayan ve bu üç ayrı dilden gelen kelime arasında bir bağ kurmak pek akla gelmez. Bugün nesnel, öznel daha çok felsefe dalında ve eğitim alanında bir terim olarak kullanılır. Afaki ve nesnel'den çok kullanımda olan, yaygın söz objektif'tir. Aynı durum enfüsi, öznel ve subjektif için de geçerlidir. Toplumda genel olarak bu kavramları anlatan sözlerden batı kökenli olanları seçiliyor. Bundan önceki yazılarımda da örneklerini verdiğim hakikat, gerçek, realite; katliam, soykırım, jenosit; nesil, kuşak, jenerasyon; mutabakat, uzlaşım, konsensüs gibi daha pek çok kelimenin ne Osmanlıcasına ne de türetilmiş Türkçe karşılığına itibar var, aydınlarımızın eğilimi bunların batı kökenli olanlarını kullanma yönündedir. Aslında bu durum biraz da sözlüklerdeki eksikliklerden ve yetersizliklerden kaynaklanmaktadır. Söz konusu kelimeler arasında gönderme yapılmalıdır. Nesnel kelimesi sözlükte tanımlanırken bunun afaki ve objektif biçiminde karşılıklarının da olduğu belirtilmeli, birbirleriyle ilgilendirilmeli, aralarındaki anlamları da gözeterek bir bağ kurulmalıdır. Aynı işlem öznel, enfüsi, subjektif üçlüsüne de uygulanmalı, hatta nesnel'in zıddı veya karşıtının öznel, objektif'in karşıtının subjektif, afaki'nin karşıtının enfüsi olduğu düzenli olarak sözlüklerde yer almalıdır. Sözlükler maalesef bu bakımdan yetersizdir. Bu tür bütün kelimeler gözden geçirilip değerlendirilmeli, zıt anlamlar gösterilmelidir. Aralarındaki anlam incelikleri numaralandırıp örnek cümlelere bağlanarak işlenmelidir. Belki o zaman sözlüklere bakan aydınlarımız bu durumu görüp bu tür kelimelerin batı kökenli biçimlerine değil, Türkçe biçimlerine yönelirler.

Birbirinin karşıtı olan kelimeleri tespit etmek o kadar da kolay değildir. Bunun için önce birtakım ölçütler, ilkeler belirlenmelidir. Türk dili alanında doktora çalışması yapmaya hazırlanan gençlerimizden biri sözlüklerdeki bu karşıt kelimeleri tez konusu olarak alıp işleyebilir. Böyle bir çalışma Türk söz*lük*çülüğüne katkı sağlar.

Bu sözlerle ilgili açıklamalarımızı noktalamadan önce subjektif kelimesinin ilk ünlüsü üzerinde de kısaca duralım. Dil Derneğinin sözlüğünde sübjektif, Türk Dil Kurumunun sözlüğünde ise subjektif. İmladaki bu ikilik sürüp gelmektedir. Söz konusu kelimenin dilimize öteki türevleri de geçmiştir. Bunları Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük'ü subjektif, subjektivist, subjektivite, subjektivizm biçiminde alırken, Dil Derneğinin sözlüğünde sübjektif, sübjectivist, sübjektivite, sübjektivizm biçimleri tercih edilmiştir.