Mesajı Okuyun
Old 10-11-2008, 15:13   #7
av.onur

 
Karar

Alıntı:
Sayın Meslektaşım, yıkamacıya bırakılan anahtarın hayatın akışına uygun olduğu yönünde son yargıtay kararları varsa ve eklerseniz pek makbule geçer..

Alıntı:
Emniyeti suistimal veya hırsızlık suçunun ayrımındaki kriter; aracın rıza dışında görürülüp götürülmediği bir diğer açıdan bakıldığında da zilyetliğin devridir. Araç sahibi aracın zilyetliğini rıza ile servis görevlisine devretmiştir.
Meçhul şahsın aracı rıza dışında götürmesi tabi ki hırsızlık suçunu oluşturur. Ama bu bizi yanıltmasın. Burada Kasko kapsamında kalıp kalmamaması durumu yani suç vasfı, araç sahibinin servis ile ilşkisinde yaşanan eylemler açısından incelenecektir. Bu sebeple olayın suç vasfı "güveni kötüye kullanma"dır. Neticede poliçe kapsamında değildir, zararı sigorta şirketinin tazmini gerekmez diye düşünüyorum.


Yanıt kararlar ekte arkadaşlar. Kolay gelsin.

T.C.


YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/5372

K. 2006/10128

T. 12.10.2006

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Sarıyer Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.01.2005 tarih ve 2003/561-2005/11 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 10.10.2006 gününde davalı asil Adem Üzal geldi, davacı vekili ve davalı Onur Oto. Tic. A.Ş. vekili tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan asil dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilince kasko sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alınan aracın davalı şirketin işlettiği benzin istasyonunda bulunan yıkama mahallinde şirket çalışanı diğer davalıya teslim edildiği halde yıkama sırasında 3.kişi yada kişilerce çalındığını, sigortalı zararı olarak 19.188.000.000.-TL'nin ödendiğini, zarardan davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek, TTK.nun 1301. maddesi gereğince bu tutarın davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, yıkama için bırakılan aracın anahtarını şirket çalışanına teslim edilmeden araç üzerinde bırakıldığını ve çalınma olayında bir kusurun davacının sigortalısında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, bilirkişi raporuna itirazlar davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve içeriğine itibar edilen bilirkişi Oktay Karaaslan'ın raporuna itibarla, olayın hırsızlık değil emniyeti suistimal niteliğinde oluştuğu ve emsal Dairemiz kararı gereğince de sigortalının kasko sigortacısından tazminat alamayacağı gereksiz ödemenin de sigortacıya rücu hakkı sağlamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı olarak TTK.nun 1301. maddesi gereğince sigortalıya halef sıfatıyla açılmış rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, rizikonun sigorta poliçesi ile verilen teminat kapsamındaki hırsızlık olarak değil, emniyeti suistimal şeklinde oluştuğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Dosyaya sunulu kanıtlardan, sigortalıya ait aracın davalı şirketin işlettiği benzin istasyonunda bulunan yıkama yerinde yıkama için diğer davalıya teslim edildiği, bu sırada aracın 3.kişilerce kaçırılmak suretiyle çalındığı sabittir. Bu oluş şekli itibarıyla aracın, bırakılan kişilerce götürülmesi sözkonusu olmadığından emniyeti suistimalden sözetme olanağı bulunmamaktadır. Araç, sigortalının ve davalıların insiyatifi dışında 3.kişilerce çalınıp götürülmüştür.
O halde, riziko, sigorta genel koşullarının A-1. maddesinde belirtilen teminat kapsamında bulunan hırsızlık rizikosu gerçekleştiği gibi, 18.3.2003 tarihli sigortalı tarafından imzalanmış makbuz ve ibraname ile ödenen tutar için tüm haklarını BK.nun 162 ve devam eden maddeleri gereğince davacı sigorta şirketine temlik etmiş olmakla, davacının zarar sorumlularına rücu hakkı bulunmaktadır. Mahkemece davanın esasına girilerek davalıların sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekir iken, yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1891

K. 2004/11330

T. 22.11.2004

• TAZMİNAT DAVASI ( Davacıya Ait Aracın Davalı Bankanın Zilyetliğinde ve Diğer Davalı Banka Görevlilerinin Gözetimindeyken Çalınması Nedeniyle )

• KISMİ DAVA ( Zamanaşımının Yalnızca Dava Açılan Kısım için Kesilmesi-Bu Nedenle Ek Davanın Zamanaşımı Süresi Dolmadan Açılmasının Gerekmesi )

• KASKO SİGORTALI ARACIN ÇALINMASI ( Ortaya Çıkan Zarar için Açılan Kısmi Davada Zamanaşımı Dava Açılan Kısım için Kesildiğinden Islah ile Açılacak Ek Davanın Zamanaşımı Süresi İçinde Açılmasının Gerekmesi )

• ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Aracın Çalınması Nedeniyle Sigorta Şirketine Karşı Açılan Kısmi Davada Zamanaşımı Sadece Bu Kısım için Kesildiğinden Islah ile Açılan Ek Dava için Yapılan Zamanaşımı İtirazının Kabulünün Gerekmesi )

• ISLAH ( Açılan Kısmi Davada Zamanaşımı Yalnızca Bu Kısım için Kesildiğinden Islah ile Artırılan Kısım için Zamanaşımı Süresinin Dolmamış Olmasının Gerekmesi )

1086/m.83

6762/m.1268

ÖZET : Kısmi dava açılmış olması halinde, zamanaşımı yalnızca açılmış olan kısım için kesilir, ek davanın da zaman aşımı süresi dolmadan açılması şarttır. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ıslahla artırılan miktar için de zaman aşımı süresinin dolmamış olması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 25.04.2003 tarih ve 2000/694-2003/341 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı ile davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı sigorta şirketine kasko sigortalı aracın 8.7.1999 tarihinde davalı bankanın zilyetliğinde, diğer davalı banka görevlilerinin gözetimindeyken çalındığını, davalıların araç bedelini ödemediklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.000.000 TL'nin riziko tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 8.11.2001 tarihli ıslah dilekçesiyle müddeabihi 6.250.000.000 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı banka vekili, aracın zilyetliğinin ( otopark işletmecisi olmayan ) bankaya bırakılmasının söz konusu olmadığını, aracını sokağa anahtarı üzerinde olarak terk eden davacının aracın çalınmasında kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta vekili, davacı aracını üzerinde anahtarı ile birlikte güvenli olmayan, oto park olarak işletilmeyen bir yere bıraktığından zararın teminat dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece toplanan deliller, tanık beyanları ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın park edildiği banka önündeki mahalde anahtarın, üzerinde veya park yeri güvenlik görevlilerinin bulunduğu kulübedeki kutulara bırakılmasının olağan ve zorunlu olduğu, aracın davalı banka görevlilerinin gözetiminde bulunması nedeniyle davalıların zarardan birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2.500.000.000 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek %50 ve değişen oranlarda faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti olan 2.398.000.000 TL ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 31.8.1999'dan itibaren faizle sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı, davalı banka ve sigorta vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen davacı vekilinin, davalı banka vekilinin tüm ve davalı sigorta vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekili, 29.5.2000 tarihli dava dilekçesinde müvekkiline ait aracın 8.7.1999 tarihinde çalındığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000.000.000 TL için kısmi dava açmış, 8.11.2001 tarihli ıslah dilekçesiyle müddeabihi 6.250.000.000 TL'ye yükseltmiş, ıslah harcını 26.6.2002 tarihinde yatırmıştır. Davalı sigorta vekili, ıslah dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuş, mahkemece 2.500.000.000 TL üzerinden hüküm kurulmuştur. Kısmi dava açılmış olması halinde, zamanaşımı yalnızca açılmış olan kısım için kesilir, ek davanın da zaman aşımı süresi dolmadan açılması şarttır. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ıslahla artırılan miktar için de zaman aşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Bu durumda mahkemece, ıslahla artırılan bölüm için davalı sigorta şirketinin zamanaşımı def'i konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı banka vekilinin tüm, davalı sigorta vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bu davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.220.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, Bankalar Kanunu'nun 4672 sayılı Yasa'yla değişik 14/5/c maddesi gereğince davalıdan harç alınmasına mahal olmadığına, 22.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.