Mesajı Okuyun
Old 12-12-2013, 11:30   #1
ER_CAN

 
Varsayılan HMK-Madde 315/1 "Sulhun etkisi" - Sulh olan tarafların verilmesi istenen kararda anlaşamaması

Herkese esenlikler dilerim. Aşağıdaki konu hakkında görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
HMK - Madde 315
(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
(2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Bahsi geçen maddenin birinci fıkranın ikinci cümlesi öğretide şu sözlerle eleştirilmiştir:
Bu “…(C)ümle hakkında hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu cümlenin hangi hukuki esasa dayandığı anlaşılmıyor. Derdestlik kararla sona erecekse seçim hakkına ne gibi hukuki sonuçlar bağlanacaktır? Örneğin tarafl ar hüküm verilmesini istemiş ve mahkeme hüküm verilmesine yer olmadığına karar vermişse bu bir bozma sebebi olacak mıdır? Buna evet deniyorsa buradaki menfaatin ne olacağının açıklanması gerekiyordu…” (ALANGOYA /YILDIRIM / DEREN-YILDIRIM, Usul, s. 430, dn. 23a).[ Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVI, Y. 2012, Sa. 4 ]Dr. Cenk Akil


Menfaatin (yargılama giderleri,bilhassa müvekkil-avukat ücret sözleşmesi ve karşı vekalet ücreti noktasında-müteselsil sorumluluk ) ne olacağından bahisle aklıma takılan diğer bir soru ise :
* Mahkeme dışı, şarta bağlı olmayan, bir sulh sözleşmesini - taraflar mahkemeye getirseler ve duruşmada usulune uygun olarak bu sulh sözleşmesi mahkeme içi sulhe dönüştürülse bundan sonra : Taraflardan biri (1)sadece sulhun tesipi ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istese, Diğeri (2)sulhe göre sulh sözleşmesinin karara esas alınarak karar verilmesini istese; mahkemenin kararı ne yönde olacaktır?
1- Bu durumda mahkeme davaya devam edip sulh olmasaydı dava açıldığı zamanki haklılık oranına göre yargılama giderleri hakkında bir karar verecektir. 2- Sulh sözleşmesine göre feragat ve kabul oranlarında yargılama giderlerine hükmedecektir.
Verilmesi istenen kararda tarafların uzlaşamıyor olması ve fakat artık - mahkeme içi sulh ile sulhun bizzat kendisinin ayrıca bir mahkeme hükmü verilmesine gerek olmaksızın doğrudan doğruya davayı sona erdirdiği dikkate alınırsa, irade bozukluğundan söz edilebilir mi?
Ancak sulh hata nedeniyle iptal edilemez (ALANGOYA / YILDIRIM / DEREN-YILDIRIM,Usul, s. 430).

Madem ki tarafllar sulh olmuşlar sadece tespit istense dahi buna göre yargılama giderlerine hükmetmek yerine, davaya devam edilip gerçekteki sonucun tespit edilmesi (keza fazlaya ilişkin hakkı varsa saklı tutabilir) taraflar arasında huzursuzluk çıkarmaz mı? Bu noktada sulhun ahlaki boyutu değişmiş olmaz mı?Sulhun, karar verilse dahi hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilecek olması da konunun yargılama giderleri noktasında tartışmaya açık bir hal kazanmasına yol açmaz mı?
Görüşlerini yazan ve/veya konuyu takip eden herkese şimdiden teşekkürler.İyi çalışmalar dilerim.