Mesajı Okuyun
Old 09-08-2006, 22:20   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Savcının karar verilirken dışarı çıkması zaten açık yasa hükmü gereğidir. Bu konuda yılların getirdiği yanlış alışkanlık konusunda Adalet Bakanlığının geçtiğimiz günlerde yayınladığı genelgeyi mutlaka duymuş olduğunuz düşüncesi ile bu konuyu geçiyorum. Savcının soru sorma anında kürsüden inmesi gibi bir uygulamanın eşitlik adına pratikte nasıl bir katkı sağlayacağını ve bunun nasıl uygulanacağını bilemem ama genel olarak baktığımızda ceza hukukunda İddia ve Savunmanın karşılıklı taraflar olduğu malumunuzdur. Bununla beraber C.Savcısı sanığın lehine olan delilleri de toplamak ve hatta yargılama aşamasında beraatini istemek hak ve yetkisine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında savcının kürsüden aşağıya alınması olgusunun yılların getirdiği kemikleşmiş anlayış karşısında hayata geçme olanağı bulunmayan bir ütopya olduğu açıktır. Bu konu hakkında adalet.org sitesinde izlediğim bir tartışmada bu anlayışın kemikleşmeden öte betonlaşmış bir anlayış olduğunu görmüştüm. Bu olsa olsa Yapılacak bir yasal düzenleme ile ve C. Savcılığının Adliye Binasından ayrı ve müstakil bir binada hatta kendi alt birimi olan Adli Kollukla birlikte konuşlandırılması halinde mümkün olacaktır. Tabi ki böyle bir düzenlemeden sonra C.Savcısının sanık lehine olan delilleri de toplamaktan ziyade talep üzerine veya resen maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tüm delilleri toplama yektisi ile donatılması kişilerin hukuk güvenliği açısından bir gerekliliktir. Tabi ki artık C.Savcısını sanığın beraatini istemesi gibi bir gereklilik kalmayacak ve savunmanın da önemi artacaktır. Bu durumda C. Savcısı yalnızca duruşma günlerinde adliyeye gelecek ve pek tabidir ki savunmanın karşısında uygun bir yerde oturacaktır. Bugünkü anlayışta C.Başsavcısının Adliyenin İdari Amiri konumunda olduğu düşünüldüğünde ve devlet geleneğimizin yine kemikleşmiş anlayışlarından olan amire padişah muamelesi yapma alışkanlığı karşısında kürsünün aşağısında bir yere oturtulması zinhar düşünülemez ve kabul edilemez. Sorun kürsü meselesinin çok ötesinde Adliyenin İdari Organizasyonundan, felsefi ve sosyolojik bir takım anlayışlardan kaynaklanmaktadır. Çözüm ancak yukarıda anlattığım gibi keskin bir neşter darbesi ile C.Başsavcılğının Adliye Binası dışında müstakil bir birim olarak konuşlanmasında yatmaktadır.