Mesajı Okuyun
Old 30-11-2009, 19:51   #5
hukukcu_35

 
Varsayılan

Degerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Yaptığım araştırmalarda şöyle bir karar buldum; paylaşmak istiyorum.

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/11245
Karar: 2002/14051
Karar Tarihi: 26.12.2002

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

ÖZET: 1- Kiraya konu dairenin satışına ilişkin protokol, kiracının eşi ile davacı arasında düzenlendiğinden protokolün kiracısını bağlamayacağına, ayrıca sözleşme ile kararlaştırılan kira parasının, sonradan artırıldığı da kanıtlanamadığına göre davacı, ancak, sözleşmede belirlenen miktar üzerinden kira parasını isteyebilir.
2- Kesin vadeye bağlanmamış olan elektrikle su bedeli ile hor kullanma tazminatı yönünden temerrüt faizi istenebilmesi için, davalıların temerrüde düşürülmesi gerektiğinden, anılan kalemler için temerrüde düşürülmeyen davalılardan, takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi istenemez.
3- Kiralanan, kira sözleşmesi devam ederken davacı ile eşine satıldığına göre davacı, sözleşme gereği davalıların murisince eski malike ödenen depozitodan sorumludur.
4- Davacı, takas talebinde bulunmadığı halde, davacının, davalılara olan borcundan, takibe konu alacağın takas ve mahsubuna karar verilemez.

(818 S. K. m. 101) (1086 S. K. m. 74)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü.

Davacı kendisine ait taşınmazda, davalıların murisinin 1.3.1994 tarihli kira sözleşmesi gereğince kiracı olduğunu, mahkeme kararı ile 25.8.1998 tarihinde taşınmazdan tahliye edildiklerini, taşınmazın hor kullanıldığının tespitle belirlendiğini, 1995 Aralık ayından tahliye tarihine kadar kira bedeli ile elektrik ve su borcunun da ödenmediğini tahsili için giriştiği icra takibine, davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatının davalılardan alınmasını istemiştir.

Davalılar, davacıya borçları bulunmadığını, 23.5.1997 tarihli protokolün kiracı sıfatıyla murislerince imzalanmadığını, bu nedenle 1996 yılı Aralık ayından itibaren davacının aylık 400 DM kira bedelini talebe hakkı olmadığını, kira sözleşmesi düzenlendiğinde verilen 1000 DM depozitonun, davacının alacağından mahsup edilmesini bildirerek, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davalıların takibe itirazlarının kısmen iptali ile, 2.930.662.905 TL.nın, takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ihtilafın halli yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı.hususunda karar ittihazına yer olmadığına, bu meblağın Kartal Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/355 esas ve Kadıköy Birinci icra Müdürlüğünün 2000/1017 sayılı dosya ve takibe konu alacaktan takas ve mahsubuna karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının, dava dışı eşi ile birlikte satın aldığı taşınmazdan, davalıların mahkeme kararı ile tahliyelelerine karar verildiği ve 25.8.1998 tarihinde taşınmazı tahliye ettikleri uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, davalılar aleyhine 28.2.2000 tarihinde giriştiği icra takibi ile, 1995 Aralık ayı ile tahliye tarihi arasında ödenmeyen kira bedeli ile elektrik ve su bedeli ile hor kullanma tazminatının ödetilmesini istemiştir. Davalıların takibe itirazları üzerine de bu davayı açmıştır. 23.5.1997 tarihli Protokol davalıların murisi kiracı ile düzenlenmediği gibi, davacı vekili Fatih Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/237 esas sayılı tahliye davasında, davalı kiracının takas beyanına karşı protokolün davalı kiracı ile düzenlenmediğini, bu nedenle kira bedelinin satış bedeli ile takas edilmesinin mümkün olmadığı itirazında bulunmuştur. Gerçekte de, kiraya konu dairenin satışına ilişkin protokol, kiracının eşi ile davacı arasında düzenlenmiş olduğundan ve o tarihte kiracı murisin sağ olup, 27.8.1998 tarihinde vefat ettiğine protokolün kiracısı olan murisi bağlamayacağından davacının 23.5.1997 tarihli protokole dayanarak 1996 yılı Aralık ayından tahliye tarihine kadar, takiple aylık 400 DM kira bedelini talebe hakkı bulunmamaktadır. Davacı, sözleşme ile kararlaştırılan kira parasının sonradan, arttırıldığını da, yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Sözleşme ile kira bedelinin her kira yılında %50 zamlı olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. O halde, davacının sözleşmenin bu hükmüne göre 1995 yılı Aralık ayından tahliye tarihine kadar kira parasını istemeye hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, aksi yazılı düşüncelerle 23.5.1997 tarihli protokolde itibar edilerek, 1996 yılı Aralık ayından tahliye tarihine kadar, aylık 400 DM kira bedeli üzerinden, kira alacağının hesap edilmiş olması ve davalı tarafından ödenen 20.500.000 TL kira bedelinin kira alacağından mahsup edilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

3- Davalıların murisi ile, eski malik arasında düzenlenen kira sözleşmesinde, kira parasının ödenme zamanı, kesin bir vadeye bağlanmış olduğundan, BK. 101/2 maddesi uyarınca kesin vadeye bağlanmış olan bu edimin ifası yönünden borçlunun ayrıca ihtarla temerrüde düşürülmesine gerek bulunmadığından,kira alacağına, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, takip tarihine kadar faiz yürütülmesi doğrudur. Ancak kesin vadeye bağlanmamış olan ya da davadan ve takip tarihinden önce, ihtarla borçlu temerrüde düşürülmediği için, diğer alacak kalemlerine, ancak takip tarihinden itibaren faiz yürütülebilir. Davacı takip talebinde ödenmeyen elektrik ve su bedeli ile hor kullanma tazminatı yönünden birikmiş faizinde tahsilini istemiştir. Davacının istediği faizin, temerrüt faizi olduğunda kuşku yoktur. Bu nedenle, bu kalem isteklerden faiz talep edilebilmesi için, daha önce davalıların temerrüde düşürülmüş olması şarttır, ya da kira alacağında olduğu gibi, daha önceden belirlenmiş bir vadenin bulunmuş olması ve önceden bu borcun ödenmemiş olması gerekir. Öncelikle, hemen belirtmek gerekir ki, davacı hor kullanma, elektrik ve su alacağından dolayı davalıları takip tarihinden önce, temerrüde düşürmediğinden, anılan kalemler için takip tarihinden önce faiz isteyemez. Mahkemece, bu yön gözetilmeden hor kullanma, elektrik ve su alacağına; ödeme tarihlerinden takip tarihine kadar ayrıca faiz alacağına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.


4- Kiralanan, kira sözleşmesi devam ederken, davacı ile birlikte eşine satılmıştır. Bu durumda davacı, kiralayan sıfatını kazanmış ve eski malikin halefi olmuştur. Davacı bu nedenle, davalıların murisinin, kira sözleşmesi gereğince ilk malike ödediği depozito parasından sorumludur. Davalılar cevap dilekçesi ile, kira sözleşmesi düzenlendiği sırasında ödenen depozitoyu, davacının çıkacak alacaklarına karşılık mahsup edilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Kira sözleşmesi düzenlenirken, davalıların murisine, 1000 DM depozito verildiği tartışmasızdır. Kiracıdan, sözleşme sırasında depozito alınması, tahliye anında, gerek kira parasından, gerekse diğer kalemlerden borçlu bulunması halinde, kiracının o borçlarına mahsup edilmesine yöneliktir. Depozito parasının takip tarihi itibariyle Türk Lirasına çevrilerek, davacının alacağından, depozito bedelinin mahsup edilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

5- HUMK. 74. maddesine göre, hakim her iki tarafın iddia ve savunması ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Davacı dava dilekçesinde, takas talebinde bulunmadığı halde, davacının davalılara olan borcundan, takibe konu alacağın takas ve mahsubuna karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2, 3, 4 ve 5 bentte açıklanan nedenlerle, davalılar yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 26.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.