Mesajı Okuyun
Old 10-04-2009, 09:55   #18
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Tekinay, Akman, Burcoğlu
BİR... Hukuki işlem: Hukuki bir sonucun meydana gelmesi, ancak bu sonuca yönelen irade beyanına ihtiyaç gösterdiği takdirde, sözü edilen nitelikteki irade beyanı "hukuki bir işlem" teşkil eder. (Tekinay, Akman, Burcoğlu)



Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
İKİ... Bozucu yenilik doğuran haklar karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğurur(bu görüşü kabul etmiş olalım). Oğuzman'ın ise farklı bir görüşü var: Alman Medeni Kanunu'nda irade beyanının sonuç doğurması için vama anının esas alınacağını öngören bir düzenleme vardır. İsviçre ve Türk Hukuku'nda ise böyle bir düzenleme yer almamaktadır. O halde Türk Hukuku'nda irade beyanlarının sonuç doğurması bakımından varma anını esas almayı gerektiren hukuki bir dayanak yoktur. Olayın özelliğine göre durumun değerlendirilmesi gerekir. Oğuzman'ın görüşü benim hukuk mantığıma daha yakın.
Benim hukuk mantığıma da uzak değil. Lakin daha önceki mesajlarımdaki düşüncelerim -hala- bana daha yakın.

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
ÜÇ... İrade beyanının sonuç doğurması ile geri alınması farklı kavramlardır.
Elbette farklı kavramlardır. Ancak tartışmak istediğimiz konuyla çok iç içedir. Zira bence, beyanın geri alınabileceği an, sonuç doğurcağı ana göre belirlenecektir.

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
DÖRT... Borçlar Kanunu'nun 9. maddesinde "icabın", karşı tarafa varmadan önce geri alınabileceğine ilişkin hüküm yer almaktadır. Bu hükmün özel olarak düzenlenmesinin bir sebebi olmalı...

BEŞ... Akdin kuruluşu aşamasında icap diye nitelenen irade beyanının geri alınabileceğini özel olarak düzenleyen Borçlar Kanunu, fesihle ilgili maddelerinde böyle bir kural öngörmemiştir. O halde irade beyanının geri alınamaması kural; geri alınabilmesi istisnadır denebilir.

ALTI... Böyle denirse bozucu yenilik doğuran irade beyanını açıklayan taraf artık bu beyanını geri alamaz.

Fesih beyanı da tıpkı icap ve kabul gibi, karşı tarafa ulaştırılması gereken bir beyansa (ki bu noktada mutabıkız sanırım) icap ve kabulle ilgili hükümlerin kıyas yoluyla uygulanabileceği de pek ala söylenebilir.


Alıntı:
Yazan Engin Özoğul

YEDİ... İrade beyanı karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuracağından iradesini açıklayan kişi, beyanı karşı tarafa varana kadar sözleşmeyle bağlıdır.


SEKİZ... Karşı taraf da irade beyanı kendisine varana kadar sözleşmeyle bağlıdır.

Asıl sorun bu iki noktada toplanıyor bence. Bunu her durumda genel geçer bir kural olarak söyleyebilir miyiz? Umarım bu tartışamanın sonucunda bu soru(n)un cevabına ulaşabiliriz. Örneğin, somut olaydaki işçi bakımından işçi fesih beyanını yollamış olmasına rağmen işe gitmeli midir? Kanaatimce burada, fesih beyanı muhataba ulşatıktan sonra, fesih beyanın yollandığı andan itibaren sonuç doğuracağından, "borca aykırı davranışın" yaptırımı olamayacaktır. Bu dönemdeki hak ve borçlarla ilgili olarak genel geçer hukuki bir niteleme yapmakta ben zorlanıyorum açıkçası.

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
DOKUZ... Karşı tarafın irade beyanını öğrenmesine özel bir sonuç bağlanamaz(B.K.md.9 ve diğer istisanalar hariç).

Bu düşüncenize şu aşamada katılamıyorum. Âkit, sözleşmenin sona erdiğini öğrendiği anda, sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ifa etmemeye başlayacaktır.

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
ON...Karşı taraf, varma anı ile öğrenme anı arasında, sözleşmeyi fesheden taraf lehine bir kazandırmada bulunmuşsa karşı tarafın bu davranışına borcun ifası denemez. Çünkü sözleşmesel ilişki varma anı itibariyle sona ermiştir. Artık bir borçtan söz etmek mümkün değildir. O halde varma anı ile öğrenme anı arasındaki dönemde karşı taraf lehine yapılan kazandırmaların geri istenebilmesi ancak sebepsiz zenginleşme temelinde mümkündür.

"Karşı taraf, varma anı ile öğrenme anı arasında, sözleşmeyi fesheden taraf lehine bir kazandırmada bulunmuşsa" derken iradenin yollanması ya da açıklanması anıyla öğrenme anı arasında geçen süreyi mi kastediyorsunuz? Yoksa posta kutusuna bıraklımış bir mektubun bırakılma anıyla, açılıp okunması anı arasındaki süreyi mi?

Yapılan ödemeler veya bezner edimler sebepsiz zenginleşmeye göre bence de geri istenmelidir. Ama ne zaman öncesine kadarki edimler için istenebileceğini söylemek bence güç.

Saygılar