Mesajı Okuyun
Old 21-10-2019, 18:05   #6
Admin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/6816
K. 2019/5648
T. 11.3.2019

Davacı vekili; müvekkilinin davalıların evinde 1998 yılı itibariyle iki yıl süresince davalıların annesine baktığı annelerinin vefatı sonrasında davalıların yanında ev hizmetlisi olarak çalıştığını iş akdinin davalılarca haksız olarak feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ,yıllık izin , fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar Cevabının Özeti:

Davalılar vekili davacının davalılara ait Ankara ve Bodrum'daki evlerinde ev hizmetlerinde çalıştığını bu nedenle görev itirazlarının bulunduğunu , davacının evden ayrılarak iş akdini kendisinin feshettiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.

4857 Sayılı İş Kanunu'nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.

4857 Sayılı iş kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının e bendi uyarınca "ev hizmetlerinde çalışanlar" hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Iş kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukuki ilişkilerde Borçlar Kanunu'nun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Buna karşın evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi ev hizmeti yapmış sayılmayacağından İş Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Ev sahibine ait ev ve bahçesinde ev hizmeti yanında bekçilik yapan ve ağırlıklı hizmeti bekçilik olan işçi de, iş kanunu kapsamında sayılmalıdır.

Somut olayda; mahkemece davacının davalılara bağlı olarak hizmet akdiyle ve işçi sıfatıyla çalıştığı anlaşıldığından bu durumda görev ile ilgili itiraz yerinde görülmediği, davacının davalıların işçisi olup hizmet akdiyle çalışmış olduğu ve davacı ile davalılar arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayandığına göre değerlendirme yapılmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Tarafların ve tanıkların beyanları ile tüm dosya kapsamı uyarınca davacının 1998 yılında davalıların annelerine bakmak üzere işe başladığı ve bu bakımın davalıların annesi vefat edene kadar 2 yıl süresince sürdüğü sabittir. Davacının belirtilen bu iki yıllık süre zarfındaki çalışması hasta bakımı olmakla İş Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir.Davacının, davalıların annelerinin vefatı sonrasında iş akdinin fesih tarihi 13.04.2012 tarihine kadar davalılar yanında ev hizmetlerinde çalıştığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamakta olup davacının bu dönem çalışması Borçlar Kanunu'na tabidir ve Borçlar Kanunu'nun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanacaktır.

Mahkemece; tefrik kararı verilerek davacının hasta bakımı yapmış olduğu iki yıllık süre yönünden İş Mahkemesi olarak görevli olmakla İş Kanunu kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ve davacının kalan diğer çalışma süresi yönünden Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olması nedeniyle bu süre yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.