Mesajı Okuyun
Old 29-07-2013, 09:36   #14
olgu

 
Varsayılan

İş kazalarında işverenin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır. İş yerinde işin yürütülmesi esnasında meydana gelen kazalar illiyet bağını kesen bir husus yoksa iş kazası sayılıyor. İş yeri güvenliğini sağlamak da işverenin yükümlülüğü olup, hayatın olağan akışı çerçevesinde beklenmeyecek haller hariç iş kazası sayılan olay sayısı epey yüksektir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/28
K. 2004/2048
T. 18.3.2004
• İŞ KAZASI ( Tanımı Ve Şartları - Sigortalının Kavgayı Ayırmaya Çalışırken Bıçaklanarak Öldürülmesi )
• İŞYERİNDE ÇIKAN KAVGA ( İş Kazası - Sigortalının Kavgayı Ayırmaya Çalışırken Bıçaklanarak Öldürülmesi )
• İŞYERİ ( İşin Niteliği Gereği İşyerine Bağlı Bulunan Yemek Uyku Ve Dinlenme Yeri Olan Karavanın da İşyerinden Sayılacağı )
• SİGORTALININ ÖLÜMÜ ( İş Kazası - Şantiyede Çıkan Kavgayı Ayırmaya Çalışırken )
506/m. 5,11,26
1475/m. 73

ÖZET :Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen ve sigortalıyı bedence ve ruhca arızaya uğratan olay iş kazasıdır.İşin niteliği gereği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yemek-uyku ve dinlenme yeri olan karavan da işyerinden sayılır.

DAVA : Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Osman Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davalı işverene ait şantiyeye kuş uçuşu 10 metre mesafede bulunan Köy Hizmetlerine ait 17. Bölge Müdürlüğüne ait karavan önünde, şantiyede çalışan işçiler arasında çıkan kavgayı ayırmak için ekipbaşı muteveffa sigortalı Kazım Güler'in müdahale ettiği, işçilerden Şerafettin Zeytin'in şantiye mutfağından aldığı bıçakla Kazım Güler'i öldürdüğü anlaşılmıştır.

İş kazasının tanımını yapan 506 sayılı Kanunun 11. maddesine göre, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen ve sigortalıyı bedence ve ruhca arızaya uğratan olay iş kazasıdır. 506 sayılı Kanunun 5. maddesi, işyerinin tanımını sigortalının işini yaptığı yer olarak ifade ettiğine göre, dosyada mevcut müfettiş raporunda da açıklandığı üzere sigortalı ile davalı işverenin işçilerinden Şerafettin Zeytin'in bulunduğu yer, işin niteliği gereği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yemek-uyku ve dinlenme yeri olan karavan da işyerinden sayılır. Bu durumda olayın iş kazası olarak kabul edilmesi ve işveren sıfatıyla davalı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün ve olayın faili Şerafettin Zeytin'in olaydaki kusurlarının buna göre tespit edilmesi ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

Kusur incelemesinde, işyerinde gerekli iş düzeninin ve güvenlik tedbirlerini almayan işverenin kusur durumu, 506 sayılı Kanunun 26 maddesi ile 1475 sayılı Kanunun 73. maddesi tartışılarak belirlenmelidir. İşveren yönünden 10. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de ayrıca tartışılmalıdır.

Kaldı ki, Bursa 1. İş Mahkemesinin 1999/1927 ve 2001/747 Esas sayılı dava dosyalarında Kurumun olayın faili Şerafettin Zeytin aleyhine 506 sayılı Kanunun 26 maddesine göre açtığı rücu davalarının kabul edilerek sonuçlanması karşısında, Kurumla Şerafettin Zeytin arasındaki olayın iş kazası olduğu çözümlenmiştir.

Mahkemenin yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda yargılama yaparak bir karar vermesi gerekirken, eksik ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar vermesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/21-556
K. 2008/532
T. 17.9.2008
• ÖLÜMLÜ İŞ KAZASI ( Otelde Görevli İşçinin Kavgayı Ayırmaya Çalışırken Vurulduğu/Sanık İle Davacılar Arasında Noterde İbraname İmzalandığı - Ödemenin Yapıldığı Tarihteki Veriler Esas Alınarak Zararın Belirleneceği/Zarar İle Ödenen Bedel Arasında Oransızlık Bulunup Bulunmadığının Tespit Edileceği )
• ZARARLANDIRICI SİGORTA OLAYI ( Ölümlü İş Kazası/Davacılar İle Sanık Arasında Ödemeden Kaynaklanan İbraname İmzalandığı - Ödemenin Yapıldığı Tarihteki Veriler Esas Alınarak Zararın Belirleneceği/Zarar İle Ödenen Bedel Arasında Oransızlık Bulunup Bulunmadığının Tespiti Gereği )
• MADDİ TAZMİNAT ( Ölümlü İş Kazası/Davacılar İle Sanık Arasında Ödemeden Kaynaklanan İbraname İmzalandığı - Ödemenin Ne Kadarının Maddi ve Ne Kadarının Manevi Tazminata Karşılık Yapıldığının Belirlenmesi Gereği )
• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Ölümlü İş Kazası - İşçi Sağlığı İş Güvenliği Konularında Uzman Bilirkişilerden Rapor Alınacağı )
4857/m.77

ÖZET : Dava; zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen işçinin hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir. İşçinin, olay günü davalı işverene ait termal otel işyerinde, otelin düğün salonunda yapılmakta olan düğünde, düğün davetlileriyle otelin lokantasına dışardan gelen üçüncü kişiler arasında çıkan tartışmayı yatıştırmak isterken vurularak öldürüldüğü ve olayın iş kazası kabul edilerek hak sahiplerine SSK Başkanlığı tarafından gelir bağlandığı anlaşılmaktadır. Davacıların öldürme olayının sanığı üçüncü kişiden noterlikce onaylanan ibranameyi düzenledikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ibraname konusu ödemenin ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi tazminata karşılık yapıldığı ve maddi tazminatla ilgili olarak kazadan sonra yapılan ödemenin davada en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Mahkemece İşçi sağlığı iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden rapor alınması, ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararı saptanması, böylece belirlenecek gerçek zarardan, ibraname tarihi itibarıyla hak sahiplerinin zararlarının karşılanması oranında indirim yapmak daha sonra kalan miktara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise hak sahiplerinin maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.12.2006 gün ve 1 E-346 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 22.05.2007 gün ve 2007/5394-8409 sayılı ilamı ile;

( ... 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve özellikle 20.01.2004 tarihli ibranamepppplllnin içeriğine göre öldürme olayı sanığı 3. kişilerin davacılara ödedikleri paranın bir bölümünün manevi zarara karşılık ödendiğinin anlaşılmasına ve manevi tazminatın bölünemezliği ilkesine göre davacıların manevi tazminata ilişkin mahkemece verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava; 02.06.2003 tarihinde zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen işçinin hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.

Mahkemece ölüm olayında davalı işverene atfı kabil kusurun bulunmadığı, davacının olay yerinde kendi isteği ile bulunduğu gibi, davacıların noterde düzenlenen ibraname ile öldürme olayının sanığı ile ilgili olarak maddi ve manevi tazminat dava haklarından feragat ettiklerini, halefiyet ilkesi gereği feragatin davalı şirkete de sirayet edeceği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü davalı işverene ait termal otel işyerinde, otelin düğün salonunda yapılmakta olan düğünde, düğün davetlileriyle otelin lokantasına dışardan gelen üçüncü kişiler arasında çıkan tartışmayı yatıştırmak isterken vurularak öldürüldüğü ve olayın iş kazası kabul edilerek hak sahiplerine SSK Başkanlığı tarafından gelir bağlandığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.

İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesinde; İş Kanunun 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Bu yön ise, başka bir anlatımla, işverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranı, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit edileceği yönü tartışmasızdır. Oysa, mahkeme hâkimlik mesleğinin gerektirdiği, genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konuda bilirkişiye gitmeden bilirkişi yerine geçerek sorunu çözümlediği açık-seçiktir.

Öte yandan davacıların öldürme olayının sanığı üçüncü kişiden 48.050,00 YTL alarak Bolu 4.Noterliği tarafından onaylanan 20.01.2004 tarihli ibranameyi düzenledikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ibraname konusu ödemenin ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi tazminata karşılık yapıldığı ve maddi tazminatla ilgili olarak kazadan sonra yapılan ödemenin davada en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Kural olarak hak sahiplerine yapılan ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak hak sahiplerinin gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Mahkemece yapılması gereken; İşçi sağlığı iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden, İş Kanununun 77. ve Tüzük hükümleri göz önünde tutularak yöntemince rapor alınmak, 28.01.2004 tarihli ibraname ile hak sahiplerinden her birine maddi ve manevi tazminat olarak ne kadar ödeme yapıldığını belirlemek, hak sahiplerinden her birine maddi tazminata karşılık yapılan ödemeye göre ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararı saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alman meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde kabul edilerek yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararın hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan, ibraname tarihi itibarıyla hak sahiplerinin zararlarının karşılanması oranında indirim yapmak daha sonra kalan miktara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise hak sahiplerinin maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle mahkemece kurulan ilk kararda hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddedilmesi nedeniyle bu yöne ilişkin mahkeme kararının kesinleşmiş bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.09.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6433
K. 2004/6503
T. 1.7.2004
• ZARARLANDIRICI SİGORTA OLAYI ( Maddi ve Manevi Tazminat Davası - Ölümle Sonuçlanan Kavganın İşyerinde Meydana Gelmesi Nedeniyle Olayın İş Kazası Sayılacağı )
• ÖLÜMLE SONUÇLANAN KAVGA ( Maddi ve Manevi Tazminat Davası - İşyerinde Meydana Gelmesi Nedeniyle Olayın İş Kazası Sayılacağı )
• İŞYERİNDE ÖLÜMLÜ KAVGA ( Maddi ve Manevi Tazminat Davası - Zararlandırıcı Sigorta Olayının İşyerinde Meydana Gelmesi Nedeniyle Olayın İş Kazası Sayılacağı )
• İŞ KAZASI ( İşyerinde Ölümle Sonuçlanan Kavga - İşyerinde Meydana Gelmesi Nedeniyle Olayın İş Kazası Sayılacağı/Maddi ve Manevi Tazminat Davası )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Ölümle Sonuçlanan Kavganın İşyerinde Meydana Gelmesi - Olayın İş Kazası Sayılacağı )
506/m. 11/A, 24
4857/m. 77

ÖZET : Zararlandırıcı sigorta olayının davacılar murisi ile işyerinde diğer işçi Abdurrahman arasında çıkan kavga sonrasında meydana geldiği, bu yönüyle davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 11-A maddesi olduğu açıktır. Aynı Yasanın 11/A-a maddesine göre de sigorta olayının işyerinde meydana gelmesi halinde bu olayın iş kazası sayılması yasal zorunluluktur. Somut olayda olayın iş yerinde oluştuğu tartışmasız olduğundan bu zararlandırıcı olay bir iş kazasıdır. Mahkemenin buna yönelik inceleme yapmadığı ortada ise de dosya kapsamı gereğince olayın iş kazası olduğu kabul edilerek inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.

DAVA : Davacılar murisinin davalı A. P.'a ait işyerinde çalışırken diğer işçi tarafından öldürülmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar, murisleri Mehmet'in iş kazasında öldüğünü belirterek yazılı maddi ve manevi tazminatların davalılardan tahsilini istemişlerdir.

Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç aşağıdaki belirtilen nedenlerle yerinde değildir.

1 ) Zararlandırıcı sigorta olayının davacılar murisi ile işyerinde diğer işçi Abdurrahman arasında çıkan kavga sonrasında meydana geldiği, bu yönüyle davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 11-A maddesi olduğu açıktır. Anılan bu maddeye göre iş kazası sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhca arızaya uğratan olaydır. Aynı Yasanın 11/A-a maddesine göre de sigorta olayının işyerinde meydana gelmesi halinde bu olayın iş kazası sayılması yasal zorunluluktur. Somut olayda olayın iş yerinde oluştuğu tartışmasız olduğundan bu zararlandırıcı olay bir iş kazasıdır. Mahkemenin buna yönelik inceleme yapmadığı ortada ise de dosya kapsamı gereğince olayın iş kazası olduğu kabul edilerek aşağıdaki belirtilen konularda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.

2 ) Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin olay gönü işyerinde çalışmakta iken iş kazası sonucu öldüğü açıktır.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.

Yargılamalar sırasında alınan 7.12.2003 günlü bilirkişi raporunda murisin % 25, olaya neden olan diğer işçi Abdurrahman'ın % 75 kusurlu oldukları Taşeron C. T. ile asıl işveren D. Tuğla A.Ş.'nin de kusursuz sorumluluklarının bulunduğu, bu yönüyle genel hükümlere göre rapor düzenlendiği anlaşılmış ise de alınan kusur raporunun olayın niteliğine iş ve sosyal güvenlik hukuki uygulamalarına ilişkin olmadığı ortadadır.

Bu yönden mahkemece yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında ve olayın niteliğine de uygun bilirkişilere dosya tevdii edilerek, İş Kanunun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle işyerinin niteliğine göre iş disiplinini temin etmeyen işverenin de olayda kusurlu olduğu gözetilerek, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddeleri incelenmek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu hangi önlemleri aldığı hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin ne ölçüde uyduğu gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamaktır.

3 ) Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklarda öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ile mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin Kurum'dan sorularak bildirilen miktarın en son zarardan indirilmesi suretiyle tazminatın saptanması gerektiği, Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda olay iş kazası olduğu halde diğer yönlerde işlem yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Bu yönde yapılacak iş, davacılar anne ve babanın maddi tazminat talepleri yönünden olayın iş kazası olduğu açık olmakla 506 sayılı Yasanın 24. maddesi gereğince işlem yapmaları kısaca Kurum'dan gelir bağlanması için kuruma başvurmaları giderek bu yönde dava açmaları için önel vermek ve verilen önelin sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacılar ile davalılardan SSK'nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 1.7.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.