Mesajı Okuyun
Old 28-10-2010, 13:37   #4
Nur Deniz

 
Varsayılan

Mektup

''Sevgilim;
Silikti rengim, mor, kırmızı, yeşil bile değildi. Her sabah ve her akşam yolumu yoluna değdirmek için bekledim. Bir başka bakış, bir başka söz aradım onca zaman. Kapı arkasına bedenini saklamış yaramaz çocuklar gibi gözetledim aylarca. Oysa sen yalnızca ''günaydın''ı günaydın demek için, ''iyi geceleri'' iyi geceler demek için diyordun.

Tam da pes edip, ellerimdekini bir yere atacakken farkettin. Güzeldi serzenişler, kelime oyunları, anlamamazlıktan gelmeler. Zaman kaybıydı diyemem, zamanımı doldurdun.

Etle tırnak arasına giren diken, küçük de olsa can yakar, kanatır, acıtır bilirsin.

Şimdi gözlerim kör, kulaklarım sağır...Uzun bir düşten uyanmış, griden başka renk bilmez durumdayım. Çok uyuyorum, binlerce düş, binlerce silik siluet belleğimde. İlk dokunuşu unutmuş, ilk gülüşü önemsemez bir ruh hali...

Kuşburnunu bilirsin, içine batar dikeni, dışı kırmızı, vitamin deposu, kendi içine batar acısı, ama şifası hep dışındadır. Çiçeği bile olur mevsimine göre. Galiba öyleyim. Bu soğuk kışı atlatacak cesarete sahip değilim.

Gövdem yıkılmış, dallarımda ara ara yeşil yapraklar, ne fayda? Sapı kırılmış ince bir kadehe ne doldurabilirsin ki? Ama kabahat bende, yazmalıydım üzerime ''Dikkat kırılır!'' diye...

Mevsim kışa dönerken, kurşun rengi yaşamıma dönmek, bu düşten uyanmanın vakti.

Yaşam enerjisi, beyin gücü safsatalarına kanmadan, aldanmadan daha fazla yeni bir yola çıkmak zamanı galiba.

Tereddütlü kelimelere bakma sen, anladım ben...

En iyi gidiş, kendi gidişidir insanın. Dönmeye utanır, devam etmek zorundadır. Ama bilirsin, idare edilmeyi idare edemem ben. Anlarım, kırılır, küser, incinirim.

Yap-bozlarla dolu bir heyecanın son parçası mı yerine oturan?

Uyandığında bil ki, pişman değilim.

Hoşçakal...''

Notu gördü, salondaki orta sehpanın üzerinde. Bir de komikçe çizilmiş dondurma külahı resmiyle birlikte.

''Oh!'' dedi...

Bu da böyle geçti. Zekiydi, farkındaydı.

''Bu kez uzun sürdü.'' dedi. Gülümsedi...