Mesajı Okuyun
Old 08-10-2007, 21:49   #1
Hak Hukuk

 
Varsayılan Can Güvenliği, Koruma İstemek

Küçük bir Anadolu kasabasında Baro odasında duruşma bekliyorduk.İçeriye iki genç girdi.Bir sorun hakkında danışma için geldiklerini söylediler.Meslektaşlardan biri "bir avukat bürosuna gidip danışmada bulunmalısınız" diye mukabelede bulundu ama gelenler konuşmaya devam ettiler:"Yaşadığımız köyde akıl hastası olduğunu düşündüğümüz biri var;köyde huzur bırakmamış, önüne gelene saldırıyor, okulun bayrağını indirip yakmış.Ona karşı herkes can korkusu yaşıyor.Köyün bundan korunması, tedaviye götürülmesi için nereye başvurmalıyız?Biz köy öğretmeni ile imamıyız" dediler.
Fakültede okurken savcılık müessesesi öyle anlatılmıştı ki, "kamunun iddiacısı, sözcüsü.Savcı gece gündüz havayı koklar durur;toplumda acaba nerede bir suç işleniyor hemen el koymak için! Böyle yüksek fonksiyonlu bir kurum gibi algılamıştık.
Şimdi uygulamanın içine girdik;savcıların böyle bir fonksiyon üstlenmeye ne imkanı ne de niyeti olmadığını gördük.
Oysa Hukuk Fakültelerinde, ceza ve usul hukukunun tamamen yukarıda açıklanan minval üzere dizayn edildiği, bu yüzden hiçbir sorunun çözümsüz kalmayacağı şeklinde idealist bir sonuç canlanmıştı hukuk dünyamızda.
Yargıda sorunların yığılması, çözüm için kimsenin elini taşın altına sokmaya yanaşmaması, önümüzdeki günlerde işleneceğini tahmin ettiğimiz suç için lakayt kalmamız...vs vs. Bütün bu duyarsızlıkların sebebi, ülkemizde Savcılık kurumunun kitapların anlattığı şekilde işletilmemesidir diye düşünüyorum.Bu yaklaşım ne kadar doğrudur?Suç ve suçlulara karşı Savcılık müessesesinin havayı koklar hale getirilmesi hukuka ne gibi katkıları olur?