Mesajı Okuyun
Old 08-11-2017, 20:39   #34
Avukat75

 
Varsayılan

TRAFİK KAZASI SİGORTA • ŞİRKETİNE BAŞVURU
ÖZET:
Maluliyet raporu olmaması davanın görülmesine engel olmaz.
E. 2017/645, K: 2017/464, T. 04.05.2017

Davacılar vekili, müvekllerinin oğlu olan E.Y.’ın 31.12.2015 tarihinde davalı İ.Y.’nin kullandığı araçta yolculuk yaptığı sırada meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı İ.’in tam kusurluğ olduğunu, müvekkillerinin çocuklarının kaza nedeniyle şu anda %81 oranında engelli durumda bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin kaza tarihinde diğer davalının kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, davadan önce davalı sigorta şirketine KTK’nın 97. maddesi uyarınca başvuruda bulunduğunu, sigorta şirketininin eksik evrakların tamamlanması halinde taleplerinin değerlendirileceğini bildirerek dolaylı olarak taleplerini reddettiğini, sigorta şirketinin talep ettici kalıcı sağlık raporunu alamıyor olmaları nedeniyle davanın zamanaşımına uğrayabileceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı İ.Y. kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, aracının sigortalı olması nedeniyle öncelikle tüm tazminatların diğer davalı sigorta şirketinden tahsil edilmesi gerektiğini, kusur ve maluliyet oranları konusunda inceleme yapılması gerektiğini savunarak, advanın reddini istemiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, davadan önce müvekkili şirkete başvuruda bulunulmuş ise de davacının sürekli maluliyetini gösteren asğlık kurulu raporu ibraz edilmediğinden usulüne uygun başvurudan söz edilemeyece- ğini, bu durumda kanunda aranan dava şartının gerçekleşmediğini savunarak, davanın usulden reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceğinin düzenlendiği, yapılan incelemede davacı tarafın ilgili kanun maddesi gereği davalı sigorta şirkete başvuru yaptığı, sigorta şirketi tarafından yapılan başvurunun değerlendirilmesi neticesinde zararın tespiti bakımından sigortalının maluliyetine ilişkin sağlık raporunun sunulması halinde başvurunun tekrar değerlendirileceğinin belirtildiği, ilgili kanun maddesinde dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna başvuru yapılmasının dava şartı olarak öngörüldüğü, davalı sigorta şirketinin başvuru netecesinde vermiş olduğu cevap ile henüz talebin değerlendirme aşamasına geçeilmediği, başvurunun değerlendirilmesi için sağlık ropurunun sunulması gerektiğinin belirtildiği ve bu aşamada ilgili kanun maddesinde verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuzlmazlık olması hususunun oluşmadığı, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair karar vermek gerektiği sonucuna varılarak, davanın şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Davacı vekili, yerel mahkemenin sigorta şirketine başvuru yapmalarına ve sigorta şirketince taleplerinin dolaylı olarak kabul edilmemesine rağmen talebe ilişkin uyuşmazlık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinde hukuka uygunluk olmadığını, davanın sigorta şirketi ile birlikte kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan ve meydana gelen zarardan sigorta şirketi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olan İ.Y.’ye karşı da yönelttiklerini, gerçek kişi davalı İ.Y. hakkında davanın devam etmesi gerekirken aynı nedenle ona karşı açılan davanın da reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk olmadığını, bu nedenler ve resen gözetilecek nedenlerle kararın bozulmasını ve her iki davalı yönünden de dava şartının gerçekleşmiş olduğu kabul edilerek davanın görülmesine ve davanın kabulüne karar verilmesini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekte kararın kaldırılmasını istemiştir.

Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Mahkemece KTK’nın 97. Maddesi uyarınca davacı tarafından davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce yapılan başvurunun anılan maddede belirtilen hususları karşılamadığı, bu nedenle başvuruya ilişkin dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de davalı sigorta şirketince davacı tarafça yapılan başvuruya verilen cevabi yazıda belirtilen eksik belgelerin tamamlanması istenmiş olup, belirtilen eksik belgelerden kesin ve sürekli maluliyet oranına ilişkin sağlık kurulu raporunun davacı tarafça kısa sürede tamamlanabilecek bir husus olmadığı, bu durumda davalı sigorta şirketinin isteminin davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte olduğundan başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek delillerin toplanması gerekirken mahkemece KTK’nın 97. Maddesindeki başvuru şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi KTK’nın 97. Maddesindeki başvuru şartı sadece zorunlu mali sorumluluk sigortacısı için getirilmiş bir düzenleme olup, araç sürücüsü diğer davalı İ.Y. hakkındaki davaya devam edilmesi gerekirken anılan davalı için de davalı sigorta şirketi için getirilen düzenlemeye dayalı olarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığından yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak verilen karar yerinde görülmemiştir.

Bu durumda ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verildiğinden HMK’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebeplar incelenmeksizin kabulüne,
2- Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.01.2017 tarih, 2016/609 Esas-2017/43 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere, 04.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
(İstanbul Barosu Dergisi-Sayı 2017/5-Sayfa 723)