Sayın Meslektaşlarım; kira alacağı nedeniyle hem kiracıya hem de müteselsil kefile yaptığımız takip neticesinde asıl borçlu borca itiraz etti. Müteselsil kefil ise borca itiraz etmedi ve kefil açısından takip kesinleşti.


Asıl borçlunun itirazının iptali için açtığımız dava asıl alacak yönünden kabul edilip, faiz yönünden kısmen kabul edildi ve asıl borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedildi. Biz bu arada itiraz etmeyen müteselsil kefil yönünden takibe devam ettik ve maaş haczi uyguladık.


Kefil daha sonra, borcun tamamını peşin olarak kapatmak isteyip icra dosyasından kapak hesabı isteyince, asıl borçlu (kiracı) yönünden takibin kısmen iptal edildiğini gören icra müdürü bu mahkeme kararını itiraz etmemiş müteselsil kefil yönünden de uyguladı ve kefilin maaşından fazla kesinti yapılmış olması nedeniyle fazla yapılan kesintilerin İİK 361 md.sine göre geri istenmesine karar verdi. Halbuki müteselsil kefilin bu yönde de bir talebi yoktu. İcra müdürünün gerekçesi; asıl borçlu yönünden takip kısmen iptal olursa bu karar kefil hakkında da uygulanır oldu.


İcra müdürünün bu kararına karşı benim iddiam ise; kefil müteselsil kefil (ve müşterek borçlu) olması nedeniyle takip hukuku açısından borca itiraz etmediği için takibin kendisi hakkında kesinleştiği, asıl borçlunun yaptığı itirazın ve dolayısıyla mahkeme kararının müşterek ve müteselsil kefili bağlamayacağı, İcra müdürünün Mahkeme yerine geçerek böyle bir karar veremeyeceği, kefilin eğer itirazı varsa borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açması gerektiği, asıl borçlu hakkında verilen karar uygulanacaksa o halde neden davada verilen icra inkar tazminatının kefil yönünden de uygulanmadığı, eğer bu şekilde karar verilecek olursa asıl borçlunun itiraz etmesi durumunda kefilin de itiraz etmiş sayılacağı gibi bir durum oluştuğu yönünde.


Bu düşüncemi destekleyecek bir Yargıtay kararı bulamadım. Ben durumu sadece takip hukuku açısından değerlendirdim. Değerleri fikirlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum.


İyi çalışmalar dilerim.