Mesajı Okuyun
Old 18-09-2011, 11:55   #2
AV. İLKER VURAL

 
Varsayılan

ANAYASA
MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI
Madde 138 - 4 - Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

İYUK
KARARLARIN SONUÇLARI:
Madde 28 – 4 - Mahkeme kararlarının (otuz) gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.

Yasal düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, idare etmek ile hüküm vermek kavramlarının içerikleri ve doğurdukları sonuçları birbirlerinden farklıdır. Dolayısıyla yargı yerleri yerindelik denetimi yapamayacağı gibi idare de yargı kararları üzerinde değişiklik yapmak ve bunları istedikleri gibi uygulamak serbestisine sahip değildir. İdare, işlem ve eylemlerinin yargı kararıyla ortadan kaldırılması durumunda yeniden hukuka uygun olan idari işlem ve eylemlere ilişkin düzenleme yapmak ve bunları yerine getirmek zorundadır.

İdare bu olayda hiçbir eylem ve işlemde bulunmamaktan ziyade, karar doğrultusunda işlem tesis etmeyip amaçlanan hukuki koruma ve menfaate aykırı olarak hareket etmiştir. Dolayısıyla idarenin yeni işleminin de hukuka aykırı olduğunu söyleyebiliriz.

Hukuka aykırı bu yeni işlem sebebiyle, yargı kararını gereği gibi yerine getirmeyen kamu görevlisinden ‘Borçlar Hukuku’ ilkeleri doğrultusunda, adli yargı huzurunda, maddi tazminat talep edilebileceği gibi, istemde bulunmaya hakkı olanın yaşantısında ve manevi dünyasında oluşan olumsuzluklar sebebiyle manevi tazminat talebinde de bulunulabilir.

Burada emredici bir kuraldan bahsedilebileceği için, kamu görevlisinin işlemi gereği gibi tesis etmemesi hususunda kasıtlı olduğu, kamu görevlisinin kişisel ihtiras veya düşmanlık duyguları ile hareket ettiği ileri sürülebilir.

Yargı kararının uygulanması için yapılacak işlemi gösteren belgeye imza atmayanlar veya yargı kararını uygulamaya yetkili ve görevli olanlar aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

Tazminat davasında hasım olarak gösterilebilecek kamu görevlisinin tespitinde ise, öncelikle, idari işlemin tesisi için açıklanan irade sayısı ve iradenin açıklanma yöntemine göre, işlemin basit, kolektif veya karma gibi ne tür işlem olduğunun tespiti ile yargı kararının uygulanması için yapılacak işlemi gösteren belgeye imza atmayanlar veya bu belgeye imza atıp da yargı kararını gereği gibi uygulamayan yetkili ve görevliler aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceğini, sorumluluktan kurtulmak için hiyerarşi zinciri içinde emirle hareket ettiğini ileri sürenlere karşı ise Anayasada düzenlenen ‘Kanunsuz Emir’ hükmüne dayanılabileceğini düşünüyorum.
AV. İLKER VURAL