Mesajı Okuyun
Old 12-02-2003, 00:54   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

TK.m.23 hükmüne göre, faturadan söz edilebilmesi için taraflar arasında daha önceden kurulmuş bir sözleşme ilişkisi bulunmalıdır. HGK., 14.03.1980, 1978/11-1147, 1980/1418: “Faturanın, onu teslim alanı borç altına sokabilmesi için, her durumdan önce borç doğurucu bir hukuksal ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir” (İKİD., 1980, S.238, s.7956) ; 15. HD., 27.11.1996, 5718/6288: “Faturaya karşı çıkılmaması, yanlar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu göstermez. Ancak sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması durumunda, karşı çıkıma uğramayan fatura, tutar ve bedel yönünden bir anlam taşır. Fatura, davalı ortaklık ticari defterlerine işlenmiş olsaydı; böyle bir durum, sözleşmesel ilişki yönünden yazılı kanıt başlangıcı olur ve ilişki tanıkla kanıtlanabilirdi (Yargı D., 1996, S.12, s.123). Fatura, sözleşmenin yapılması değil, yerine getirilmesi (ifası/icrası) safhası ile ilgili bir ticari belgedir. Bu nedenle fatura, taraflar arasında kurulmuş sözleşme ilişkisinin unsurlarını görebileceğimiz veya sözleşme şartlarını tespit eden bir belge niteliğinde değildir. Bununla birlikte fatura, dayandığı sözleşme ilişkisi ile kararlaştırılmış bir kısım şartları gösterebilir ve hatta bunları tevsik eder.
TK.m.23/II gereği olarak, faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, fatura muhtevasına bir itirazda bulunmazsa fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.

Taraflar arasında kurulmuş bir sözleşme ilişkisi olmadan bir fatura gönderilmişse, bu belge ancak bir “icap” veya “icaba davet” niteliğinde olabilir. Eğer taraflar arasında yapılmış sözleşme geçersizse, böyle bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya itiraz etmemek onun içeriğini kabul etmek sonucunu doğurmaz. 11. HD., 11.12.1978, 5246/5544: “Kendisi bozuk olan bir sözleşme, yalnızca faturaya karşı çıkılmamakla geçerlilik kazanamaz” (Batider, C.X, S.4, s.1030). Aynı şekilde, VUK.nda belirtilen süre ve şartlara uymadan düzenlenmiş bir faturaya itiraz edilmemesi de, olumsuz bir sonuç doğurmaz.

Faturaya itiraz edilmemesi, faturada yazılı işin yapıldığını veya malın teslim edildiğini göstermez, sadece fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu varsayılır. Ayrıca bu varsayımın aksi de ispat edilebilir.

Faturaya itiraz edilmemesinin hukuki sonucu, faturanın "açık fatura" veya "kapalı fatura" olmasına göre değişiklik gösterir. Kapalı fatura, taraflar arasındaki karşılıklı edimlerin ifa edildiğini yani, fatura tanzim edenin malı teslim ettiğini ve bunların bedelini tahsil ettiğini, taahhüt ettiği hizmeti gördüğünü gösteren bir belgedir. Fatura tanzim edilen taraf için de ödeme makbuzu niteliğindedir.

İçeriğine itiraz edilmeyen açık fatura ise, fatura tanzim edenin malı teslim ettiğini ve taahhüt ettiği hizmeti gördüğünü gösteren bir makbuz niteliğinde olmasına rağmen; faturayı alan bakımından artık bir ödeme makbuzu değil, aksine sözleşme bedelini ödemede temerrüde düştüğünü gösteren bir belge niteliğindedir.
TK.m.23 uyarınca münderecatına (içeriğine) itiraz edilmiş açık veya kapalı fatura ise, ne sözleşmenin ifasını veya temerrüdü gösteren ne de sözleşme şartlarını tespit eden bir belge niteliğinde değildir. Bu halde fatura, tanzim eden aleyhine kullanılabilen bir senetten ibarettir. TD., 21.11.1967, 1966/3562, 1967/4178: “Eğer fatura bildirilir ve sekiz gün için de de davalı yanca karşı çıkılmazsa, ancak o zaman fatura davacı yararına yazılı kanıt olarak kabul edilir” (DOĞANAY, s.166).

İtirazın şekli, TK.m.23’te gösterilmemiştir. Faturaya itiraz, TK.m. 20/III’te sayılan ihbar ve ihtarlardan olmadığından, 8 gün içinde yapıldığını ispat etmek kaydıyla, sözlü olarak da yapılabilir. Hatta, 8 gün içinde dava açılmış olması da faturaya itiraz anlamına gelir. Faturaya itiraz olunmaması, normal olarak fatura içeriğinde bulunması gereken unsurların kabul edildiği anlamına gelir, yoksa taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığını göstermez. 15. HD., 14.02.1996, 594/799: “Gönderilen faturaya öteki yanca karşı çıkılmaması, sözleşmesel ilişkinin kanıtlandığı anlamına gelmez” (Yasa HD., 1996, C.15, S.177, s.1397) ; 19. HD., 01.02.1995, 249/712: “Dava, satım sözleşmesine dayalı alacak davası olup, davalı sözleşmesel ilişkiyi yadsıdığına göre, davacının öncelikle sözleşmesel ilişkiyi HYUY.288 ve izleyen maddeler kurallarına göre yazılı kanıtla kanıtlaması gerekir. Fatura düzenlenmesi ve faturaların bildirilip TTY.m.23’e göre sekiz gün içinde karşı çıkılmamış bulunması, sözleşmesel ilişkinin kanıtı olamaz” (YKD., 1995, C.21, S.7, s.1099) ; 11. HD., 05.04.1983, 1639/1717 : “Davalı herhangi bir mal satın almadığını söylemek suretiyle akdi ilişkiyi tamamen inkar etmiş bulunmaktadır... Malın satıldığı kanıtlanamadığı taktirde davanın reddedilmesi gerekirken, mücerret faturanın tebliğ edilmiş olduğundan bahisle ...davanın kabulü doğru değildir” (DOĞANAY, TTK Şerhi, s.164, dn118). Ayrıca bkz. 19. HD., 01.02.1994, 249/712 (YKD., Y.1995, C.XXI, S.7, s.1100) ; 19. HD., 22.01.1997, 1996/4987, 1997/217 (YKD., 1997, C.23, S.8, s.1283).