Mesajı Okuyun
Old 04-06-2011, 21:02   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Yargıtay, asıl-alt işveren ilişkisine bakacak. Şayet bu ilişkide muvvazaa görürse, mecburen işçiyi baştan itibaren asıl işverenin işçisi kabul edecek. Eğer böyle olursa, bu kez -şu anda dava aleyhine sonuçlanmış olan ve davayı temyiz etmemiş olan- davalı alt işveren yönünden ya davanın reddine karar verecek, asıl işveren aleyhine hüküm kurulacak. Ya da alt işveren tek başına sorumluyken müteselsil sorumlu olacak.


Üstad müsadenle yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek adına yukarıdaki cevabınızı şöyle açmak istiyorum. Asıl işveren ile alt işveren arasındaki ilişki muvazaa nedeniyle geçerli değilse, işçi baştan beri asıl işveren işçisi kabul edilecek olup, alt işveren diye nitelendirilen işveren hakkında husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmektedir.


Karar temyiz edilmekle kesinleşmemiş bir karardır ve her halükarda 21. madde gereği kesinleşmiş kararın tebliğ zarureti karşısında, işçi işe başvuru yükümlülüğü altında değildir.

İşe iade davalarında husumet kamu düzenindendir ve hakim tarafından resen nazara alınır.

Her ne kadar somut olayda mahkemenin asıl işveren diye nitelendirilen işveren hakkında davanın reddi gerekçesi belirtilmemişse de (bu davalının asıl işveren olmadığımı kabul edilmiştir, yoksa asıl işveren kabul edilmiş ancak işe iade ile yükümlü olmadığından bahisle hatalı olarak boşta geçen süre ücreti ve sosyal haklar ile iş güvencesi tazminatından sorumlu olmadığı düşüncesi ile mi red kararı vermiş), düşünceme göre, aleyhine hüküm kurulan alt işveren için de usuli kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz. Zira işe iade ile sorumlu olmayan işverene yapılacak başvuruya olumlu cevap vermeyen bu işveren aleyhine açılacak dava bir eda davası olacak olup, işçinin sözleşmesel olarak ilişkisi bulunmayan bu işveren aleyhine hüküm kurulması mümkün değildir.

Diğer taraftan Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 4.2.1959 gün ve 1957/13 E., 1959/5 K. ve 9.5.1960 gün ve 1960/21 E., 1960/9 K. sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca hatalı olarak verilen karara yerel mahkemece uyulması halinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay'ın hatalı bozma kararından dönülmesi de mümkündür. Bu durumda mahkemece verilmiş hatalı karardan dolayı da usuli kazanılmış hakkın doğmayacağını düşünüyorum.

Soruyu soran meslektaşım son mesajında bir an önce netice almak için temyizden feragat edeceğini yazmış. Yukarıda yazıldığı üzere, yarın işe iade başvurusunu alt işverene yaptığında, bu işverence işçinin kendi işçisi olmaması nedeniyle eski işine iadesinin fiilen mümkün olmadığını savunması bana göre hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyecektir. Bu durumda olumsuz yanıt neticesi açılacak eda davasının işçi aleyhine sonuç doğuracağını düşünüyorum.

Bana göre Yargıtay, dosyayı husumet açısından da değerlendirecektir. Muvazaa durumunda asıl işvereni sorumlu tutup, alt işveren için davayı husumet nedeniyle kesin olarak reddecektir, muvaza yok ama davadaki asıl işveren olarak nitelendirilen şirket asıl işveren değilse (mesela devir eden işveren ise) karar onanacak, diğer olasılıkla hakkında red kararı verilen işverenin asıl işveren olduğu kabul edilir ise karar ortadan kaldırılacak, işçinin alt işverende işe iadesine ve diğer maddi tespitlerin her iki işveren aleyhine hüküm altına alınması gerektiğine karar verilecektir, diye düşünüyorum. İyi geceler.