Mesajı Okuyun
Old 16-03-2007, 13:01   #8
moge

 
Varsayılan ihbar süresi

Sn Özoğul,

İşveren naklini Toplu İş Sözleşmesinden (TİS)almış olduğu yetkiye dayanarak yapmıştır. Burayı biraz açalım: İşveren işçiyi başka bir şehre, ancak o işçinin muvafakatını alarak nakledebilir.İşçi muvafakat verirse, gidip yeni işyerinde işine başlar. Eğer işçi muvafakat vermez ise, işverenin önünde iki yol vardır. Birincisi işçiyi nakletmekten vazgeçmek, ikincisi ise "işçinin muvafakat vermemesi"ni haklı neden göstererek işçinin iş akdini feshetmektir.(İşçinin muvafakat vermemesi durumunda iş akdinin feshedilebileceği TİS'de de yazmaktadır.)Benim olayımda işveren ikinci seçeneği seçtiğini yani iş akdimi feshedeceğini ve bunu benim nakle muvafakat vermeyişime dayandıracağını bana yazılı olarak bildirmiştir.Bu noktada bir duralım. Bu noktaya gelinceye kadar ne benim işverenin herhangi bir düşünce veya eylemine ne de işverenin benim herhangi bir düşünce veya eylemime karşı hiçbir rızasızlığımız ya da ihtilafımız yoktur.Asıl hukuki ihtilaf bundan sonra başlamıştır.

İşveren ile aramızdaki karşılıklı gerek sözlü gerek yazılı görüşmelerde aşağıdaki hususlar ortaya çıkmıştır:
1. İşverenim iş akdimi iş kanununa uygun olduğunu ileri sürerek feshetmek istemektedir. Yani yazılı nakil tebligatına istediği yazılı cevabımın olumsuz olması halinde 8 hafta sonra iş akdimin feshedileceğini bana bildirmiştir.Sizin belirtttiğiniz şekilde işyerine almama zaten 8 haftalık süre içinde olmayacak idi. Belki olsa olsa 8 haftadan sonra olacak idi. Ancak benim bu süreyi beklememe gibi bir şartım var idi.Ayrıca işverenin her tebligatına karşılık verilmesi gereken cevapların miadları içinde bildirilmesi gibi zorlamalar var idi. Aksivukuunda aleyhime gelişme olmasın diye gereken cevapları şerhli de olsa verdim.İşveren 8 haftalık süreyi ihbar süresi olarak verdiğini ve 8 hafta sonunda da kıdem tazminatına hak kazanacağımı belirtti.

2.İşte ben tam da bu noktada işverenin bu tasarruf ettim ve belirttim ki:
2.1. Nakil isteği işverenin tek taraflı bir tasarrufudur. Benim hiçbir dahlim yok.
2.2. Nakle muvafakat vermeme durumumda beni işten çıkarmak da işverenin tek taraflı bir tasarrufu yine benim hiç bir dahlim yok. Hatta işveren beni işten çıkarmasa işimde çalışma azim ve niyetim de var.
2.3. Madem işveren beni işten çıkaracak ve ihbar süresi içinde bana yeni bir iş bulmam için izin veriyor ise benim yeni işe başlamam gereken tarihte de beni yasal haklarımla birlikte serbest bırakmalıdır. Bırakmadığı takdirde yeni işveren 8 hafta sonrasını bekleyemeceğini ileri sürerek yeni iş imkanını bana sunmamaktadır.
2.4. Kanaatimce; İhbar süresi olsun, ihbar tazminatı olsun tasarruf sahibinin yek diğerine karşı ödemekle yükümlü olduğu bir borçtur. Yani benim durumumda ihbar süresini işverenim bana tanımalı idi, ama bu süre kadar çalışmayı - hatta kıdem tazminatı hakkımı kazanabilmem için - bana mecbur tutmamalı idi. Ben bu borçtan feragat edebilme hakkına sahip olduğumu gördüm ve hala da görüyorum.
2.5. Kaldı ki bir işverenim bir de benden hemen ayrılmakta ısrarlı olmam halinde ihbar tazminatı alacağını belirtti.

3. İyi niyet çerçevesini dışına çıkmamak ve hakkımı mahkemede aramak üzere işverenin derhal fesih yapabilmem için benden istemiş olduğu ihbar tazminatını ödedim ve iş akdimi işverenim benden razı bir şekilde bitirdim.

ÖZETLE; başka şehre nakledilmeye muvafakat vermediği gerekçesi ile iş akdinin belirli bir süre sonra feshedileceği işveren tarafından karar altına alınan işçi, ihbar süresi kadar çalışmaya işveren tarafından mecbur tutulmuş, çalışmadığı durumunda hak mahrumiyetine ve tazminata çarptırılmıştır.

İş kanunu, işverenin haklarını zedelemeden işçinin haklarını ve menfaatlerini korumayı öngörür. Benim bu durumdaki en büyük menfaatim bulduğum yeni iş idi.İş kanunu benim bu menfaatimi korumadı. Ama ben bu menfaatimi bedelini ödeyerek korudum. Şimdi sadece yüksek yargının kararını bekliyorum.Saygılarımla.

İyi hafta sonları.İyi tatiller.