Mesajı Okuyun
Old 09-01-2015, 17:18   #3
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Öncelikle ruhsatnameniz hayırlı, uğurlu olsun. Meslek hayatınızda başarılar dilerim.

Çok kıdemli bir avukat olmamama rağmen, görüşlerimi paylaşayım.

1- Avukatlık stajının değeri avukat olunca anlaşılabildiği için, bu konuya çok takılmaya gerek yok. Çünkü iş işten geçmiş oluyor ve gördüğüm kadarıyla herkes için durum bu şekilde. Eğer şu an stajyer olsaydım, özellikle bilgimi artırmaya çalıştığım alanlardaki kalem personelinin, hakimlerin, savcıların başlarının etini yiyor olurdum. Büyük ihtimalle beni kovarlardı adliyeden. Çünkü avukatlık, bir bilgi mesleği olduğu kadar -belki daha çok- bir usul mesleği. Usulü öğrenmek ise kitaplarla değil, yaşayarak mümkün oluyor. Hiçbirimize binlerce dosya gelmiyor. Dolayısıyla tecrübe edinmek için epeyce zamana ihtiyaç var. Staj döneminde bunun farkında olabilseydim, arşiv dosyaları dahil, mahkemelerdeki tüm dosyaları tek tek incelerdim. İnfaz savcılığında staj yaparken kalemde oturmak yerine, savcının odasına yerleşir, fırsat buldukça da diğer savcılıklara giderdim. Bugüne kadar, bilgi almak isteyen avukata "hayır" diyen ne hakim ne de savcı gördüm. Ama dediğim gibi, stajın değeri avukatlıkta anlaşılıyor. Herkes için durum bu şekilde olduğu için, eksiklik hissetmemek gerekli.

2- Avukatlık mesleğine başlangıçta, tanıdık holding sahipleri(ki her 3 kişiden 5'inin ya oğlu, ya kızı avukat bu ülkede), üst düzey bürokratlar yoksa, iş almak pek mümkün değil. Ayrıca üst seviyede sorumluluk gerektiren bir meslek olması nedeniyle de, "yaparım nasıl olsa", demek de kolay değil. Bu nedenlerle, kıdemli bir avukatın yanında mesleğe başlamak bence faydalı.

Önemli olan, nasıl bir büroda çalışmaya başlanacağı ve ne kadar süre bu işin devam ettirileceği konuları.

2.1- Avukatlık denilince benim aklıma ceza avukatlığı gelir. Avukatlığın ortaya çıkışı da zaten ceza yargılaması ile olmuştur. Bu nedenle bence, kişinin avukatlık yaptığını hissedebilmesi için, ceza hukuku alanında faaliyetinin bulunması gereklidir. Uzmanlaşılmayabilir tabii ki. Ancak mesleği hissetmek için bu şarttır. Müvekkilin, yargılama neticesinde para kaybetmesine ya da kazanmasına şahit olmakla, hapis cezasına çarptırılmasına ya da beraat etmesine şahit olmak, yine bence aynı değildir. İlkinde bir iş yaptığını hisseder insan. İkincisinde avukatlık yaptığını.

Avukatlık, "ceza hukuku alanında çalışmaktır", demiyorum. Avukatlık hak korumaktır. Hukukun her alanında bu mümkündür. Ama avukatlık hissi konusu ceza hukukunda daha baskındır.

Ceza hukuku alanında bilgi, deneyim sahibi olmak belki 50 yıl önce yeterliydi. Ama şu an yeterli değil. Çünkü mesleğe başlayıp, geçimi sağlayacak kadar ceza yargılaması dosyası almak mümkün değil. Bu nedenle diğer alanlarda da temel bilgiye ve deneyime sahip olmak gerekli. Bunlar en başta, aile hukuku(boşanma), iş hukuku gibi dosya sayısı fazla olan alanlardır. Bir meslektaş büyüğüm, davalar icra ile biter, derdi. Doğruluk payı yüksek. Dolayısıyla icra hukukunun en azından temelini, icra takibini bilmek gerekli. Ama 50 çalışanla bir şirketin icra işlerini yaparak meslek hayatınızı geçirmek istemiyorsanız, işin içine çok fazla girmeye gerek yok.

Ayrıca bir de kendinize özel, her avukatın ilgilenmediği bir alan bulmalısınız. Örneğin sağlık hukuku.

Uzun açıklamanın ardından özetle;

Bulabiliyorsanız, çoğunlukla ceza hukuku alanında faaliyet gösteren bir büro bulmanızı tavsiye ederim. "Bulabiliyorsanız", diyorum çünkü bulmak pek kolay değildir. İlan vermezler, çalışan aramazlar. Siz gidip sormalısınız. Burada çalışırken bahsettiğim boşanma ve iş hukuku gibi alanlarda bilginizi de artırmaya çalışın.

2.2- Bu büroda 2-3 yılı para kazanmayı beklemeden çalıştıktan sonra, yürümeye başlamanın zamanı gelmiştir. Avukatlıkta yürümek, kendi büronuzu açtığınız gün başlar. Emin olun, kendi büronuzu açmadığınız sürece, hukuk alimi bile olsanız, avukatlığı gerçek anlamda yaşamış ve öğrenmiş olmazsınız. Zira avukatlık salt hukuku bilmek değildir. Bunun içerisinde müvekkil ile ilişkiler, çok büyük bir yer kaplar. Ve daha önemlisi, yukarıda bahsettiğim avukatlık sorumluluğunu sırtınızda hissetmeye başlarsınız.

Bir not: Çalıştığınız bürodan illa ayrılmanız gerekmez. Büroya ortak da olabilirsiniz. Ama işgören avukat olarak çalışmak bir yerde bitirilmelidir.

Büronuzu açtığınızı varsayalım. Sıra geldi, iş almaya. Malesef nasıl iş alınabileceğini anlatmak pek mümkün değil. Bunun yollarını siz bulmalısınız. Size şunlar yardımcı olacak:

a) Yukarıda değindiğim, "özel alan", insanların size ulaşmalarını sağlar. Çünkü her avukat bu alanla ilgilenmez. Örneğin ben, sağlık hukuku ile ilgili bir dosya geldiğinde almam. Araştırmak mümkün ama uzmanı varken o işi almak bence pek doğru değil. Gereğinden fazla zaman kaybına sebep olabileceği gibi müvekkilin haklarına zarar verme olasığı da doğurabilir.

b) Boşanma, iş hukuku gibi alanlar, levhanızı görüp ya da eski müvekkillerinizin tavsiyesi ile gelenlere vekil olabilmeniz için önemlidir.

c) Her ne kadar ceza hukukundan çok bahsetmiş olsam da, bu ve bunun yerine ticaret hukuku gibi geniş kapsamlı bir alana yönelirseniz, bu alan sizin uzun vadede temeliniz olur.

Bir kaç da kısa not:

- Bir icra bürosuna girip ömrü tüketmenin anlamı yok,
- Korkmanın, çekinmenin anlamı yok,
- Avukatlıktan para kazanmak kolay değil. Avukatlıkla bağdaşan işler yapmak ise yasak değil,
- Avukatlık, sorumluluk demek. Araştırmak demek. Bunlardan ödün vermemek şart.
- Bir de benim gibi, bir şey yazmaya başladığınızda, 1 saatinizi harcamamanızı öneririm. Avukatlık, zaman demek.

Tekrar başarılar dilerim.