Mesajı Okuyun
Old 16-11-2012, 18:05   #7
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Avukatlara yapılan saldırıların çok ciddi sonuçlara gebe olduğu kuşkusuz ortadadır. Bu yöndeki her türlü girişim desteklenmelidir, Devlet tarafından da acilen önlemler alınmalıdır.

Yazınızın giriş bölümünde belirttiğiniz bu sıkıntıdan hemen sonra, ortak duruş adına duruşmalarda hüküm dışında ayağa kalkmamak eyleminizi anlayamadım açıkçası.

Çünkü benim bildiğim kadarıyla Sayın Av. Kavili, duruşmalarda "hüküm fıkrası okunurken hariç" ayağa kalkmamayı bir tepki olarak değil, bir hak olarak algılıyordu! Bu tezini de yasaya dayandırmaktaydı ki hukuk kuralları temelinde haksız değildi!

Şimdi bunu bir ortak tepki olarak sergilemeniz, kanaatimce haklı olan bu duruşun zarar görmesine de neden olabilir. Bu hususu, bir kez daha gözden geçirmenizi naçizane öneriyorum.

Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur.

Marangoz hatası olarak tabir edilen ama aslında marangozlukla ilgisiz olan kürsü meselesinin aşamalı olarak çözülmesi için biz avukatların da olumlu katkı sunması gerekir.

Mesala ilk öneriyi ben getireyim:

- İcra Hakimliği ve Sulh Hakimliği gibi nispeten kolay davalarda, yani Duruşmasız/Dosya üzerinden de yargılamanın yapılabileceği mahkemelerde, duruşmalar kaldırılmalıdır.

- Meslekte aktif olarak 10 yılını dolduran avukatların ilk derece mahkemelerinde, 20 yılını dolduranların Temyiz mahkemelerinde görev üstlenebilmelerinin temin edilmesi sağlanmalıdır.

- Bu şekilde yapılacak düzenlemeyle eş zamanlı olarak mahkeme kürsüsünde Avukatın da Hakim ve Savcı ile aynı hizada ve gerekmedikçe ayağa kalkmadan yargılamaya katılması sağlanmalıdır.

Böyle bir durumda; zannediyorum ki Hakim ve Savcılar, meslekte deneyimli avukatlarla yargılamayı birlikte yürütmekten kat'iyen rahatsız olmayacaklardır.

Duruşmada Hakim ve Savcı ile aynı pozisyonda bulunan Avukat'ın imajı olumlu yönde gelişecek, vatandaş nezdinde saygı görülecektir. Meslekte deneyime ulaşmış ve yaşı itibariyle de davranışları olgunlaşmış avukatların, Hakim, Savcı ve vatandaşlarla diyaloğu daha sağlıklı bir zeminde olacaktır.

Mesleğe yeni başlayan avukatların ilk 10 yılda İcra Müdürlüklerinde takip işlemleri, diğer resmi kurum ve kuruluşlardaki temsil işleri gibi işleri yürütmesi, tüm icra işlemlerinin doğrudan Baro kanalıyla sadece meslekte ilk 10 yılı doldurmamış genç avukatlara "eşit ücret- eşit iş" feslefesiyle dağıtımının sağlanması (*), ücreti peşin yatırılmadıkça icra takiplerinin işleme sokulmaması ve bu işlerden hakkına düşen tutarın aylık olarak genç avukatların hesaplarına yatırılması suretiyle hem iş garantisi sağlanacak hem de kendilerini geliştirmek için fırsat yaratılmış olacaktır. (**)

Bu bir öneridir. Eksisi artısı tartışılabilir. Ama dediğim gibi, bizlerin de tepki koymadan önce çözüme katkı sunacak öneri getirmemiz daha doğru olur, düşüncesindeyim.

(*) Çünkü Türkiye'de icra takip işlerinin neredeyse %90'ı genç avukat meslektaşlarımız tarafından yapıldığı halde, bu işlerin kazançları genellikle iş yeri sahibi avukat meslektaşlarımıza gitmekte, işi bizatihi tüm aşamalarında gerçekleştiren genç meslektaşlarımız hak ettikleri geliri hiç bir şekilde sağlayamamakta, aldıkları maaş açlık seviyesi sınırında kalmakta ve bu şekilde avukatlık imajı, dolaylı biçimde ciddi zarar görmektedir. Bu öneri, bir çok sorunu çözebilecek bir öneridir. Meslekte kıdemli avukatlar bu fedakarlığı yapmak zorundadır.

(**) Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=55300

Değerli Üstadım (ve abim) Sayın Dikici sizi "şahsen" sevdiğim malumunuzdur...

Yazınızı ben de tümüyle reddediyorum..
Benim kanaatim odur ki; gösterilen tepki, (maalesef) yazınızla mütenasiptir..