Mesajı Okuyun
Old 23-04-2010, 11:12   #5
Av. İlknur Sezgin Temel

 
Varsayılan

Sayın adlig_
oldukça güzel, güzel olduğu kadar karmaşık ve tartışılabilir konulara değindiğinizi düşünüyorum.

Bir yanda işçi lehine yorum ilkesi, bunun yanında işçi aleyhine TİS ile düzenleme getirilmemesi, öte tarafta tarafların anlaşmasıyla bazı hakları elde ederken bazılarından fedakarlık etmelerini gerektiren (iş kanunda yeri olmayan fakat uygulamada sıkça rastlanan ve Yargıtay'ın tanıdığı) ikale sözleşmeleri, bunun yanında sözleşme serbestisi genel ilkesi...

Ücret ve tazminat alacaklarındaki zamanaşımını kısaltan sözleşmeler yapılamayacağını düşünüyorum. Taraflardan birinin ekonomik olarak diğer tarafa bağlı olan ve güçsüz addedilen işçi olması, bu işçi aleyhine (sözleşme serbestisi bile olsa) akdedilecek sözleşmelerin geçersizliğini gündeme getirir kanımca. Bir de yasadaki zamanaşımı sürelerinin alt sınır olarak kamu düzenine ilişkin olduğunu düşünüyorum.

Tahkim sözleşmesiyle ikaleyi birbirine paralel sözleşmeler olarak düşünmüyorum ben. İkalede her iki tarafın kanunun emredici hükümlerine rağmen bazı hususlarda anlaşması söz konusu. Ancak tahkimdeki hakem kanunlar çerçevesinde ihtilafı çözmeye çalışmakta. Hani "hakem" değil de "arabulucu" olsaydı söz konusu olan, o zaman ikale'ye yaklaşık bir durum ortaya çıkardı diye düşünüyorum.

Alıntı:

Ücret -kıdem gibi alacaklar acaba tarafların üzerinde istedikleri gibi tasarruf edemeyeceği haklar mı ?
Çok ince bir soru. Madem taraflar ikale yapabiliyor, yargıtay da bu tür sözleşmeleri tanıyor, o halde tasarruf edebiliyorlar demektir, değil mi?

Ancak ikaleyi tanıyan Yargıtay, ücret ve tazminatların hesabında hakem'i tanır mı?
Açıkçası hiç böyle bir karara rastlamadım. Sizin elinizde bu anlama gelebilecek kararlar varsa paylaşmanızı rica edeceğim.
Hoşlandım bu konudan.