Mesajı Okuyun
Old 12-03-2009, 15:07   #3
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Bu konuda özellikle dikkat edilmesi gereken husus şu;

Bir kişi kendi talimatı ile veya kendi haberi olmadan ama kendi rızasına uygun olarak, başka bir kişinin kendi adına imza atmasından doğacak uyuşmazlıklarda, belge altındaki imzanın kendi elinden çıkmasından ziyade iradesinin o yönde olduğunu açıklamasının, imzayı atanın cezai sorumluluktan kurtarmak ve imzalı belgenin geçerliliğini devam ettirmesini sağlamak üzere verilmiş bir Ceza Genel Kurulu Kararı.

Eğer imzanın ilgili tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen belgenin başkası tarafından imzalanmasının sahte belge düzenleme suçunu oluşturağanı düşündüğümüzde,ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesini bağlayacağını düşündüğümüzde, böyle bir uygulamanın kötüye kullanılacağını, hukukta yer alan yetkisiz temsilcinin yetkili hale getirilmesi veya vekaletsiz görme hükümlerine göre davranan kişinin eylemlerinin suç oluşturacağı, bu yolda icazet ve yetkinin sonradan verilimesinin suçu ve yapılan sözleşmenin iptalini getireceği, dolayısı ile borçlar kanunun bu yöndeki düzenlemelerinin tamamen geçerliliğini yitireceği gerçeğini de göz ardı etmemiz gerekir.

O nedenle bu ceza genel kurul kararı çok önemli idi. Bu ceza genel kurul kararının çıkmasında en önemli faktör CMUK mehaz kanunu olan Alman Ceza Muhakemesi Kanunundan gelen delillerin serbest değerlendirilme ilkesi ile HUMK mehaz kanunu olan İsviçre Neuchatel Medeni Usul Kanununun çelişmesinden ortaya çıkmakta. Alman CMUK ile Alman HUMK yasalarında hakimin delilleri serbest değerlendirme ilkesi olduğu için bu durum Almanya'da sorun yaratmazken iki ayrı hukuk sistemini kabul etmiş olan bizim ülkemiz hukuk sisteminde en basitinden yukarıda arz ettiğim konularda ciddi sorunlar yaşanmasına sebep olabilmektedir.